Dünya genelinde yüzyılımızın en sıcak yaz döneminin yaşandığı; Hatta bilimsel açıklamalara bakıldığında tarihi istatistikler açısından kaydedilen en yüksek sıcaklık değerlerinin içinde bulunduğumuz zaman dilinde yaşandığı vurgulanmakta.
Konu hakkında Avrupa Birliği İklim İzleme Kuruluşu Copernicus 22 Temmuz Pazartesi gününün dünya genelinde kaydedilen en sıcak gün olduğunu açıkladı. Ölçülen sıcaklık değerlerine göre sıcaklık oranlarının rekor tazeleyerek yüksek ölçümleri yukarılara çıkarmaya başladığı söylenmekte.
Copernicus, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Uzay Ajansı tarafından yönetilen “Yeryüzü İnceleme” projesiyle 2014 yılında kurulan bir çalışma programı.
Kurulma amacı geniş manada “Dünya İnceleme” alanı itibariyle Küresel Isınma, İklim Değişikliği, Deniz Biyolojisi, Sivil Güvenlik gibi küresel sorun haline dönüşen meselelerde bilgi edinmek için uydulardan alınan verileri ülkelerin/kuruluşların ve ulaşım sağlayan insanların erişimine sunmaktır.
Copernicus uyduları ve sensorlarının edindiği verilerin açık ve ücretsiz olarak tüm kullanıcılar ve kamu erişimlerine imkân sağlaması en önemli özelliği. Ayrıca Atmosfer, Deniz, Hava, Kara, İklim ve Acil Durum gibi alt kategori çalışmalarıyla sistemsel bir yapılanmaya sahiptir.
Bu programın faydası da uydu verilerini kullanarak küresel hava ve deniz sıcaklıklarını gerçek zamanlı güncellemesi.
Haberlerden takip ettiğimiz kadarıyla dünya geneli sıcaklık krizi yaşandığı görülmekte. Ekvator kuşağı ile ekvator ve kutuplar arası coğrafyada bulunan yerleşim bölgelerinde yaşanan aşırı sıcaklık hali ne yazık ki kutuplarda da kendini göstermekte.
Sık kullanılan ifade ile Küresel Isınma ve neden olduğu sıcaklık rekorlarının yol açtığı dengesizlik insanların normal hayatlarını sürdürmelerinde krizler yaratıyor. Küresel Isınma ve alışık olunmayan hava olaylarının yol açtığı felaket ve afetler dünya geneli yıkımların yanı sıra ölümlerin artmasına da sebep olmakta.
Fırtınalar, kasırgalar, aşırı yağmur, sel, coğrafik yerleşke durumuna göre heyelan tehlikesi ve hatta orman yangınlarına yol açması, son yıllarda yaşanan iklim krizlerinin doğa olayları olarak medya gündemlerini işgal eden haberlere dönüşmeye devam ediyor.
Aşırı sıcak hava dalgaları ve küresel ısınma sonucu kutuplarda meydana gelecek erimelerin buz dağlarından su haline dönüşmesi sonucu ortaya çıkacak taşkınlar, ülkeleri ve şehirleri tehdit edecek potansiyel bir tehlikenin adı olmakta.
Copernicus bünyesine çalışan bilim insanlarının ifadesine göre asıl sıkıntı kırılan sıcaklık rekorlarının değil, aşırı sıcaklık artışının geniş coğrafyalara yayılarak birçok insanı/şehri etkisi altına alarak yıkımlara yol açmasıdır.
Yani sadece belli coğrafik bölgeler veya ülkeler değil, geniş alanlar ve ülkeleri etkileyen bir yaygın etkiyle sıcaklıklar dünya geneli bir kriz yaratmaya başlamış durumda.
Bu programın araştırma görevlilerinin ifadesine göre Temmuz 2016 yılında kırılan sıcaklık rekorunun Temmuz 2023 döneminden bu yana 57 defa kırıldığı bir zaman diliminde bulunuyoruz. Yüksek sıcaklık değeri artış göstererek her ay yeni yüksek seviye oranlara ulaşarak rekor tazeleme eğiliminde.
Tabi ileri sürülen araştırma sonuçları bilimsel nitelikli açıklamalar olsa da elde edilen bilgiler bazen tahmin edilen varsayım düzeyinde de olabiliyor. Örneğin bazı bilim insanlarının yaşanan sıcaklık değerleri ve kırılan yüksek sıcaklık rekorlarının on binlerce yılın en yüksek oranları olduğunu söylemesi gibi tahmini veriler bazı veri/bilgilerin varsayımsal nitelik taşıdığını gösterebiliyor.
Özellikle ilimiz ile birlikte ülkemizin Güney hattı boyunca yerleşke kazanan şehirler itibariyle sıcaklıklar çok yüksek oranlarda. Kuzey Yarım Kürede bulunan ülkemizin Ekvatora yakınlığı nedeniyle özellikle Ekvatora yakınlığı olan Güney kuşağının sıcaklık ortalaması Kuzeye doğru enlem derecesinin artmasıyla sıcaklıklar azalma göstermekte.
Yükselti farkı ve iç bölgelerin kırsal iklim özellikleri Güney hattında yaşanan sıcaklık değerlerinin altında kalmakta.
Denize olan yakınlığın ve buharlaşma sebebiyle yaşanan nem olayının kıyı şeridinde ortaya çıkardığı bunaltıcı havanın daha fazla artış göstermesi yaşam koşullarını daha da zorlaştırmakta.
İlimiz zaten yaz aylarında Mayıs ile başlayan ve Eylül sonuna kadar devam eden bunaltıcı sıcaklık nedeniyle yaşam şartlarının sürdürülmesinde sıkıntılar yaratan koşulları kader kabul etmiş durumda. Bir de küresel iklim krizinin artış gösteren sıcaklık etkisini yaşaması, olumsuzluk adına son nokta oluyor.
İnsan kaynaklı doğal ortamı bozucu etkenler yok değil. Doğal denge ve tabiat şartlarını bozucu etkenler özellikle metropol yerleşkelerin artması ve sanayileşme sürecinin kirlilik yaratan etmenlerinin çoğalmasıyla artmaya devam ediyor. Kirlilik önleyici tedbirler konusunda insanların kullandığı donanımları risksiz ve zararsız hale getirmenin çarelerinde buluşmak şart.
Fosil yakıt denen Petrol ve türevi yakıtlar başta olmak üzere sera gazı etkisi yaratan nedenlere kadar tüm kimyevi ve gaz unsurlarının kontrol altına alınması gerekiyor.
Sanırım Rüzgâr, Güneş ve Su kaynaklarının enerji üretiminde yolunu açacak radikal girişimlerin sayısını artırmak lazım. Yakma ve kirlilik yaratan enerji tüketimi yerine kirlilik yaratmayan enerji kaynaklarının insanların yaşam alanlarına kazandırılması fayda sağlayacaktır.
Elektrik enerjisi kullanılarak yakıt ve ısınma unsurlarını kullanılır hale getirmek için değişik projeler üretiliyor. Bunun sayısının artmasına destekler sunulmalı.
YORUMLAR