Yaşam kanunları gereği her şeyin bir karşılığı veya bir hesap süreci varsa, yaşamın ve var olmanın da bir sonucu, bedeli, hesap günü ve yapılan her şeyin sorgulanması gereken bir zamanı vardır. Korkulması gereken şey yaşam alanlarında bulunma zamanlarında harama, günaha, kötülüğe ve çirkinliğe bulaşmamak olmalı.
Temel gerçeklik, hesap verilecek günün şerrinden korunmak için aydınlığa ve sevince ulaşmayı sağlayan eylemler sergilemek, altından kalkılamayacak vebalin altına girmemektir.
Uyarı net aslında! “Yakıcı bir güneş” ya da “dondurucu bir soğuk” ile karşılaşmamak için gereken merhamet ve vefayı yaşama aktarmak.
İnsan etrafına bakınca hırslardan ve nefretlerden sıyrılarak bahşedilen nimetleri ve şükredilecek imkânları görmelidir.
İnsana sunulmuş bir mükâfat ve kabul edilmiş bir vaat ile asıl âleme geçiş aşamasında alınan ödüllerin karşılığı olarak ebedi bir hayat.
İnsan için yapılması gereken şey sabır göstermek ve arınmanın son sınırlarında günahkâr olmaktan, isyan duygularına kapılmaktan sakınmaktır.
Daha önemlisi günahkâr ve nankör olanlara itaat göstermemektir. Yaşamayı sevmek kadar geçici olan zaman/mekân sahnesini terk ederken asıl âleme geçişi kolaylaştıran bir beyaz sayfaya sahip olmayı da başarmak lazım.
İlahi uyarıların önümüze serdiği gerçeklerin “öğüt verilen hatırlatmalar” içerdiğini görebiliriz.
Hüküm ve hikmet sahibi yaratıcıya ulaşacak yolun adımları saflık ve arınma üzerine olduğundan yapılan öğütleri ve uyarıları tahayyül etmekten kaçınmamak gerekiyor.
Bu konuda irade sahibi olmak ve var olma bilinciyle bilen, hikmet sahibi olan ve hükümlerini insan lehine kullanma fırsatı veren güce karşı şükür mekanizmasını devreye koymayı becermek şart.
Hayal kurmaktan vaz geçmemek önemli.
Çünkü inanmıyoruz. Kendimize ve varlığımızın değerli olduğuna inanmakta güçlük çekiyoruz. İnsan sahip olduğu gücün ve yaşam hakkının ne kadar önemli olduğunun farkında olsa ya da varlığının değerinin hiçbir canlıya tanınmayarak kendisine bahşedildiğini hatırlasa çok şey değişecektir.
İnsanın üstünlüğünün ortaya çıktığı zaman da hatırlamaların gerçekleştiği, unutmaların sonlandığı, hikmetin bilincine varıldığı ve var olmanın sırrına ulaşıldığı dönemlerdir.
İnsan, üstün olduğunu kibir ve büyüklenme manasında yorumlamadan, mutlak güce itaate ve var olma fırsatını tanıyan külli iradeye boyun eğmekle ortaya koymalıdır.
YORUMLAR