Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

VAHŞET SINIRI (2)

 

Toplumsal hayat ve sosyal birliktelik gibi yapısal bir dünyanın akıl/irade üzerine kurulu zaman sürecinde dayanışma ve bütünleşme zorunluluğu duyan bir varlık olmanın fırsatlarını kullanmakta. Ama zaman zaman bilinci ve benliği dışına çıkma talihsizliğiyle varlığa ve var olma ilkelerine yakışmayan eylemler sergilemekte.

Kötü olan şey akıl ve iradenin seçeneklerinin vahşilik ve vahşet eylemlerine yönelik olmasında. İnsana yakışmayan da değer kabul edilen varlığın içgüdülerini kontrol edememe adına eylemlerini yıkıma, ölüme, kan dökmeye yöneltmesidir.

Olaylar öylesine çığırından çıktı ki olmaması gereken, yapılmaması gerenler artık normal kabul edilir gibi bir görüntü var.

Öldürmek…

Katletmek…

Umarsızca kan dökmek…

Sorgusuzca taşınan silahlarla birilerinin hayatına son vermek…

Cinayet işlemek…

Şiddeti sınır ötesine taşıyacak eylemlerle canlıların yaşamlarını bitirmek…

İnsanların psikolojik yapısının bozukluğu, yaşam koşullarının zorluğu, teknolojik araçlara olan bağımlılık, kültürel/ilahi ilkelerin anlamını yitirmesi ve sosyal yozlaşma aşamalarının tavan yapması gibi etkenler ön plana çıksa da akıl ve irade sahibi insan için yaşam süreci bu kadar basit görülmemeli.

Vahşet ve vahşilik dürtüsü birilerinin ölümü ve yok edilmesinde sığınılan bir kalkan haline geldi. Olmaması ve yapılmaması gereken eylemleri önleme adına düşüncelerin kontrol edilmesi gibi içgüdü ve dürtülerin de kontrol altında tutulması sosyal yaşamın ana kurallarından biridir.

Biraz sinir hâkimiyeti, bazı şeyleri alttan alma, vahşet içerikli eylemlerin sonucunda zarar edenlerin çok olduğunu unutmama, empati ile karşıda hata yapana saygıyı ön planda tutarak normal davranışlara girişmek çözüm olacaktır.

Sınır olmalı bu yüzden…

Her şeyin bir sınırı olduğu gibi kötülüğün, kanın, şiddetin ve yıkım halinin de bir son noktası olmalı. Vahşetin sınırı diğerinin yaşam hakkının başladığı yerde olduğu insanların zihinlerine çizilmelidir.

Barbarlık,vahşetin en önemli tetikleyici basamağıdır. Sınır belirlenmeli derken, barbarlık seviyesine inecek düşünce ve eylemlerin vahşete dönüşmemesi kastedilmekte. Uzak durulması gereken sınırın birincisi barbarlık dürtüsü olurken;İkincisi ve en aşağılık seviyesi vahşet sınırları olmakta.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER