Yün yorgan altında dizlerimi karnıma kadar çekmiştim.
Isınmaya çalışan bir avuç kemik gibi hissediyordum kendimi.
Soğukluk içime kadar işlemişti,parmaklarımı hissetmiyordum.
Bir nefese,bir bedene ihtiyacım vardı belki de bilmiyorum.
Isındıkça bedenim,kan geliyordu vücuduma.
Tanrıya yakınlaştıkça can geliyordu ruhuma.
Sanki çırılçıplak anadan üryan duruyordum karşısında.
Verecek bir cevabım yok ama soracak çok şeyim var biliyordum,biliyordu.
Yolumu kaybedip düştüm ocağına, desem de bir noksanlık vardı hissediyordum.
Zamanın hangi dilimindeydik bilmiyordum.
Tahminimce gece yarısını çoktan geçmişti,akrep yelkovanla yarışı bırakmış bizi izliyorlardı.
Her şey,herkes durmuştu.
Bakışmaların en güzelini yaşamak lüzumsuzdu.
Bir şeyler arıyordum hala,bulamamanın acısı vücudumu kasıp kavursa da, aramak başka bulmak bambaşka biliyordum.
Bilmek beş para etmiyor, bir şeyleri bilmeseydim eğer,asıl o zaman dolardı ellerimdeki çelik kumbaram.
Arıyordum, deli dumrul misali Azrail’e kızıp Tanrı’ya yalvarıyordum.
Bir can daha bahşediliyordu bana,bir can ve bir gerçek!
Gözlerimi açtığımda o gerçekle yüzleştiriyordum yüzümü.Acı olsa da aradığımı buldum.
Buldum ve uyandım..
YORUMLAR