Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mahsum Cihangir

SABIRLI İNSAN

Sabır kavramı olaylar, durumlar ve yaşantılar karşısında var olan veya olabileceklere dayanabilme, sinir sistemini kontrol edebilme, duyguları ve düşünceleri denetleyerek yönlendirebilme gücü olarak olumsuz düşüncelerden kaçınma dirayetini gösterme becerisidir. Kısaca yaşam ve olaylar karşısında tahammül gösterme, dayanma gücü sergileme, kendini tutma manasında duygu-düşünce iradesine sahip olma ve nefsine hâkim olma yükümlülüğüdür.

Ülkemizde ve yaşadığımız şehirde orta yaş ve üzeri insanların birkaç defa, fakat yeni kuşak gençlerin ve çocukların ilk defa yaşadığı günümüz afet-salgın sürecinin yaşandığı anları içimizde eritmenin zorunluluklarını taşıyoruz. Mahkûm olduğumuz ve esaretinden kurtulmaya çalıştığımız virüs ve salgın hastalık döneminin insan açısından göze çarpan ana kavramı “Sabır” ne yazık ki…

İstesek de istemesek de katlanmak ve bu sıkıntılı dönemin sone ermesini beklemek için sabır duygumuzun arkasına sığınmak zorundayız. Çünkü yaşam sürecimiz ve hayat koşulları, istediğimiz veya beklediğimiz şeyleri her zaman karşımıza çıkarmıyor. Beklentilerimizin yanı sıra zamanın, şartların, koşulların, kaderimizin demeyeceğim ama var olan sistematik varlık nedenimizin, en kötüsü de yıkıcı güçlerin neden olduğu tahribatların ve bozgunculuğun önümüze serdiği durumlara göre de kendi hayatımızın sürücüsüyüz.

Yaşam bizim dışımızda ki elemanlar ve aktörler tarafından yönetilir-yönlendirilir. Biz ise bütün içerisinde küçük bir parçayız. Yaşam ve sürdürdüğümüz hayat, diğer tüm her şeyin hesaba katılması gereken bir çizgiye sahiptir. Beklentilerimiz ve isteklerimizde tüm unsurları hesaba katmamız gerekiyor.

Güneşin doğuşunu-batışını, yaşlanmayı-ölmeyi beklediğimiz gibi isteklerimizin de gerçekleşmesini umut edeceğiz. Sabır göstermenin yanına tedirginlik, tembellik, acelecilik, umutsuzluk, kaçınma, yılgınlık gösterme zayıflığını koymamak şartıyla, hayatı yönlendirmenin ümitlerini yakalamayı başarmak temel ilke olmalıdır. Zira yaşamın hiç umulmadık ve hesap edilmeyen sürprizleri ve beklenmeyen olayları karşımıza çıkma fırsatını kovalıyor. Beklenti ve istek duymanın yanında çalışmanın, umut etmenin ve sabır göstermenin de kaçınılmaz olduğunu hesap etmek lazım.

Ancak sabır, adaletli bir ortamda sürdürülebilir. Bağımlılık yaratan, iradeleri mahkûm eden, özgürlükleri sonlandıran, zorbalık yaratan, dayatma sağlayan ve kişisel haklar noktasında zorlamalara oturtulan tüm etkenlere karşı sabır göstermenin anlamı yok. Tarihsel süreçte bireysel ve kitlesel esaret yaratan kölelik sistemi, günümüzde de varlığını sürdüren sömürü düzeni ve insanların teknolojik bağımlılığı, madde bağımlılığı ve örgütlü suç yapıları, sınıf ve statü farklılığı yaratan etnik ve dini ayrımcılıklar karşısında zayıf kalmak veya sabır göstererek metanetli olmaya çalışmak demek manasına gelmiyor.

İnsani erdemlerin önemli kavramlarından olan Sabır, insanın olgunlaşması ile yakından ilişkilidir. Değişim ve gelişim evreleri ile birlikte seviye-çağ atlayan insan için düşünce dünyasının merkezi olan Akıl potansiyeli, Bilgi ve Güç elde etmenin ilk basamaklarında belirleyici harita konumundadır. Olgunlaşan düşünceler ve bedenimiz gibi yaşanan zamanlar ve olaylar da olgunlaşma göstererek geçici özellik kazanırlar. Belirleyici olan ve beklenmesi gereken doğru zamanı takip etmektir.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER