Bu yıl yaşanan kış mevsimi şartlarının getirdiği durumlar bölgelerde şaşırtıcı sonuçlar doğuruyor. Doğu’da zaman zaman sonbahardan kalma havalar yaşanırken batıda ise çetin kış kendini gösteriyor.
Kış şartları açısından mevsimsel olarak bölgeler arasında bu yıl yaşanan değişimlerin küresel ısınma ile ilgili olduğunu hatırlatan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya mevsimsel değişimlerin olması gerekenden hızlı ilerlediğini belirtti.
Mevsim değişikliklerinin 150 milyon yıldan 150 yıla gerilediğini hatırlatan Kaya, kar yağışının ve karla kaplı gün sayısının önemli oranda azaldığını söyledi. Önlem alınmaması halinde 2030 yılında su sıkıntısının baş göstereceğini 2070 yılında ise Türkiye’nin su fakiri bir ülke olacağının altını çizdi.
“Bütün bu olayların temelinde küresel ısınma var”
Küresel ısınmanın etkisi ile geçtiğimiz dönemler ve günümüz arasında ciddi bir değişimin olduğunu belirten Prof. Dr. Faruk Kaya, “Geçtiğimiz dönemlerde iklim değişimleri çok uzun dönemlerde oluyordu. Yaklaşık 150 milyonda bir 1 derece sıcaklık değişimleri oluyordu, sanayi devriminden sonra bu gittikçe artmaya başladı. 150 milyon 150 yıla düştü. Sanayi devriminden önce sıcaklıklar 15 santigrat derece civarındayken, sanayi devriminden sonra sıcaklık 15’ten 16 santigrat derece çıktı, bu artışlar devam ediyor. Buna bağlı olarak da gerek dünya genelinde gerekse de ülkemizde iklim değişiklerinin yansımalarını net bir şekilde görebiliyoruz. İşte buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, fırtınalar, kasırgalar, seller bunlar hepsi iklim değişimlerinin sonucudur. Tabi bunlar bu şekilde devam ederse gelecekte daha da artacaktır.” dedi.
“Sıcaklık ve yağış dengesi açısında da baktığımızda yine son 40-50 yıl içerisinde sıcaklıklarda ciddi bir artış meydana gelmeye başladı, yaz aylarında sıcaklıklarının artması ve bununla birlikte kış aylarında hava koşullarının değişmesi, ülkemize baktığımızda bunun sonucunda kuraklığın artması, devlet meteoroloji uzmanlarının yaptığı kuraklık haritalarında yağışın bol olduğu Güneydoğu Anadolu kesimlerinde de kuraklığın alarm verdiğini görüyoruz.” diyen Kaya sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tabi kuraklığın etkilerine baktığımızda bir yağış eksikliğidir bir de buharlaşmadır. Son zamanlarda buharlaşmanın artığını ve buna bağlı olarak da kuraklığın artığını görüyoruz. Güneydoğu Anadolu bölgesinde yapılan bir araştırmada son 50 yılda gerek kar yağışlarının azalması gerekse de yağmur gibi diğer yağışların azalması. Sıcaklıklar artarken yağışların azaldığını görüyoruz bölge genelinde. Yani hem kar yağışı azalıyor hem de karla kaplı günler azalıyor. Bu karla kaplı günlerin sayısının daha fazla azaldığını görüyoruz burada, bunun nedeni de gün içerisinde havaların sıcak olması, bu sene bunu çok yaşıyoruz, işte kar yağıyor hemen birkaç gün içerisinde sıcaklıkların da etkisiyle bu karların hemen eridiğini görüyoruz. Bu bölgeleri de geçmişteki yıllarla kıyasladığımızda ciddi değişimlerin olduğunu görebiliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Sıcaklıklar artarken yağışların azaldığını görüyoruz”
Ülke genelinde olduğu gibi Ağrı’da da küresel ısınmanın etkilerinin olduğuna dikkat çeken ve Ağrı ile ilgili bazı veriler paylaşan Kaya, “Ağrı ile ilgili bir örnek verirsek, mesela 1940 ile 2022 yaklaşık 80 yıllık süreçte karla kaplı gün sayısına baktığımız zaman, ortalama 47,8 gün kar yağışlı gün sayısını görüyoruz. Son beş yıllık verileri aldığımızda, bunun 29 güne düştüğünü görüyoruz. Bunla birlikte kar yağışlarının hem ekonomik anlamda hem de yeraltı suları anlamında çok büyük faydası var. Çünkü yağmur şeklinde yağan yağış, yağış sonrasında yüzeysel akışa geçmesi suretiyle hızlı bir şekilde kaybolabilmektedir ama kar toprağı doygun hale getirmekte, toprağı korumaktadır, özelikle bitkileri dona karşı gece sıfırın altına düştüğünde korunmasını sağlamakta. Bu sebeple kar yağışı süresi ve karla kaplı kalma süresinin düşmesi önemli ekonomik sorunların oluşmasına neden olabilir. Yine sıcaklıklara baktığımızda, Ağrı’da 82 yıllık sıcaklık ortalamaları yaklaşık olarak 6 santigrat derece, son 5 yılda ise sıcaklık verileri yaklaşık olarak 8 santigrat dereceye çıkmış olduğunu görebiliyoruz. Bu da çok ciddi bir artış olduğunu bize gösteriyor. Tabi bunun paralelinde de sıcaklıklar artarken yağışların azaldığını görüyoruz. Bu azalmayı kar yağışlarında da yağmur yağışlarında da görüyoruz. Yine 82 yıllık verilere göre Ağrı’da yaklaşık olarak 524 milimetre yağmur şeklinde yağış düşmektedir. Son 5 yıla baktığımızda da bunun 465 milimetre kadar düştüğünü görebiliyoruz bu da ciddi bir düşüş. Tabi sıcaklığın yükselip yağışların azalması kuraklığı getirmekte, kuraklıkta birlikteliğinde sosyal ve ekonomik sorunları getirmektedir, dolayısıyla ülke genelinde olduğu gibi bölgemizde de bu yaşanmaya devam edecek çünkü yağış dengesiz yağıyor.” şeklinde konuştu.
“Türkiye’de sıcaklıkların 5 santigrat derece artacağı öngörülmektedir”
Prof. Dr. Faruk Kaya
İlerleyen yıllarda sıcakların artmasıyla beraber su sıkıntısının da yaşanacağını söyleyen ve bu sorunları daha rahat atlatabilmek için yeni önlemlerin alınması gerektiğini belirten Kaya, “Bundan sonra da 2070 ile 2100 yılları ile ilgili öngörüler ve veriler vardır, sıcaklıkların artacağıyla ilgili. Mesela 2070 yıllında Türkiye’de sıcaklıkların 5 santigrat derece artacağı öngörülmektedir, bu da ciddi sıkıntıları meydana getirecektir. Bunun için bizler önlemler almayız. İklim değişince insanlar o iklime göre uyum sağlayabiliyor ama diğer canlılar bu uyuma kısa sürede ayak uyduramadığından ciddi sorunlar meydana gelebiliyor. Allah kâinatta bir denge yaratmış ve bu denge bütün canlıların lehine olan bir dengedir. İnsanlar kâinatın dengeleriyle oynadıkça, özelikle fosil yakıtları kullandıkça petrol, doğalgaz, kömür gibi fosil yakıtların kullanılması atmosferdeki sera gazlarının artması atmosferdeki dengeleri bozmakta. Dolayısıyla bizler atmosferin dengesini daha fazla bozmadan önlemler almamız lazım, aşırı israftan kaçınmamız lazım, özelikle su israfından kaçınmamız lazım, suyu dengeli bir şekilde kullanmamız lazım. Ancak yeni planlamalar yapılması lazım devlet bazında, yerel yönetimler bazında, hatta şahıslar bazında. 2030 yılından sonra ciddi bir su sıkıntısı yaşanmaya başlayacak, 2070 yılında da ciddi ihtiyaçlar olacak suyla ilgili. Su fakiri bir ülke olacağız yapılan öngörülere göre. Bu nedenle yağmur ve kar şeklinde yağan yağışların bir damlasını dahi boşa harcamamak için yeni planlamaların yapılması lazım, bu suları alıp depolayıp sonradan kullanabilmek için.” ifadelerine yer verdi.
Bu sene kar yağışı konusunda ciddi bir azalmanın olduğunun altını çizen Kaya, bu duruma alışıp ona göre önlemler alınması gerektiğini söyledi.
Kaya, “Ağrı özelinde bir örnek verecek olursak, 1972 yılında -45,6 dereceyle Türkiye’nin en soğuk ili. 1985 yılında Ağrı’da 225 santimetre kar kalınlığı 2 metrenin üzerinde yani. Bugün Ocak ayındayız kar kalınlığı 8 milimetre olarak ölçülmüş durumda şu anda. Küresel ısınmanın etkisiyle dengesiz bir yağış oluşabiliyor. Mevsimsel olarak doğuda ve batıda şaşırıcı durumlar olabiliyor. Bu durum bu şekilde devam edecek ama bizim bunun farkında olup buna göre önlemler almamız lazım. Biz, kış mevsimindeyiz ve normal şartlarda 21 marta kadar bu devam edecek. Bilmiyoruz belki şubat veya mart ayında ciddi bir kar yağışı meydana gelebilir, ocak ayında yağmur yağması çok az görülen bir durumdur ama bunlar oluyor artık. İşte Bolu’nun en soğuk il olması, bunlar küresel ısınmanın etkisiyle zaman zaman yaşayabileceğimiz durumlardır. İklimde bu tür salınımlar, değişimler meydana gelebiliyor maalesef.” diye konuştu.