Ne insanlar vardır başkalarının gölgesini istila etmiş. Onun gölgesinden başka sığınak edinememiş. Cesaretini toplayıp kendi gölgesini yaratmaya çalışsa güneşi görecek , içi ısınacak oysa.
Ama kendine güveni yok ki kişinin. Tanıyor insan postunun altındaki rezil yaratığı . Kendini biliyor en azından. İnsan postunun içinde salınan amip misali. Yazık ki bazen öteki insanlar kendi gölgelerini feda ederler bu yaratıklara. Hatta gıpta ile bakarlar bir de.
En yakın arkadaşımızdır bazen bu . Sadece gölgemizi değil tüm hücrelerimize kadar istila altındayızdır aslında bu yaratıklar tarafından.
Maalesef farkına varamayız kapıldığımız mikrop selinde bulunduğumuzun. Ta ki bir gün boğulup ölene kadar. Tüm sırlarımızı dostlarımızı paylaşırız onlarla. Bir gün bir de bakmışız benliğimizi almışlar bizden. Hayatta neyimiz varsa istila etmiş. Nefesimizi, masumiyetimizi, dostluğumuzu, okul notlarımızı ve sevdiğimiz adamı bile . Hah işte o zaman anlarız varlığının bile farkında olmadığımız gölgemizin değerini.
Maalesef günümüzde gölgemizi bile saklamak zorundayız. Zira insanların renklerini göremez durumdayız.
An geliyor acıyorum da bu gölge hırsızlarına. Çünkü “ CESARET İNSANIN ÇOCUKLUĞUNDA ELİNDEN ALINIRSA, NE KADAR BÜYÜRSE BÜYÜSÜN KİŞİ BİR DAHA ASLA CESUR OLAMAZ”…
Kaybetmek; küçük sandığımız fakat büyük değerde olan varlıklarımızı paylaşmakla başlar.
YORUMLAR