Medresa sor Cizre’de bulunan, Botan Mirlerinden kalan tarihi bir medresedir. Çoğunluğu dört köşe kare şeklindeki kırmızı taşlardan yapıldığı için bu ismi almıştır. Beraberindeki cami ile beraber inşa edilmiştir, biraz harap da olursa günümüze kadar ayakta kalmış, ismi cizir ve melaye ciziri ile özdeşleşmiştir.
Medrese sor Nuh tufanından sonra inşa edildiğine inanılan Nuh türbesi ve orta çağın ünlü fizikçi ve sanat adamı olan El Ciziri’nin türbesi gibi farklı dönemlerde tarihlenen önemli diğer yapıların bulunduğu bir alandadır. Burası Cizir’in merkezindedir.
Bu medresenin yapım tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Cizir beyleri döneminde 2. Şeref Han beyin Akkoyunların egemenliğine son verip ciziri aldıktan sonra kentin alınmasına bir adak olarak yaptırdığı külliyenin bir parçası olduğu düşünülüyor.
Medrese sor, medrese, mescit ve türbe yapılarının birbiriyle ilişkilendirerek bir araya getirdiği bir külliyedir. Açık havlusu medrese tipinde kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve iki eyvanlı dört yani revaklarla kuşatılmış avlunun güney kanadı mescit, odaları diğer kanatları ise müderris ve öğrenci odalarına ayrılmıştır. Büyük Kürt alimi ve şairi Mela Ahmet el ciziri’nin türbesi buradadır. Melayê Cizirinin bu medreselerde çokça ders verdiğine inanılmaktadır.
Burada Melayê Ciziri ve Mir Zeydin’in adının karıştığı bir olayı hatırlatalım. Halk arasında söylenen şekli ile Cizir’de sırayla her gün bir aile gelip bu medrese ve caminin temizliğini yapardı. Mirin ailesi de bunlara dahildir. O gün sıra Mir Zeydin’in ailesindedir. Mirin ailesi temizlik için caminin avlusuna gelirler. Dışarıdan bir ses “ey talebeler, ey hocalar kimse içerde kalmasın, Mirin ailesi gelip camiyi temizleyecekler.”Herkes dışarı çıkar fakat Melayê Ciziri o an Selatudduha namazını eda ediyormuş. O namazını bitirmeden Mir Zeydin’in ailesinin kadınları camiye girer. Bunlarla beraber Mirin güzel gelini Selva da varmış. Mela bu kadını görür görmez, efsaneye göre kadının alnında gördüğü bir nura, söylentilere göre de gelinin güzelliğine aşık olur.
Mela bu kadın üstüne çokça şiirler yazar. Ta ki bu ses Mir Zeydinin kulağına gider. Mir bunu gözleri ile görmek ve kulakları ile duymak için, bir plan yapar. Bu plana göre bütün Medrese talebelerini Burca Belekteki sarayına davet eder. Gelini Selva’dan yüzünü açarak onlara kahve getirmesini ister. Selva kahve tepsisi ile içeri girer girmez, bunu gören Mela kendini tutamaz ve Selva’ya şiirler söylemeye başlar.
Bunun üstüne Mir onu Diyarbakır’a sürgün eder. Mela yedi sene Cizir’den uzak kalır. Hasankeyf ve Diyarbakır civarında dersler verir. Bu arada o meşhur divanını da yazar. Melanın divanında Selva’nın adı sıkça geçer ama sonunda Mir, Melanın bir hayranı olur ve ondan feyz alarak şiirler yazmaya başlar. Melaye Ciziri’nin hayatının kalan kısmı Medresa Sor’da dersler vererek geçirir. Mela hiç evlenmedi.
YORUMLAR