Gecenin ışıkları, şehrin seslerine eşlik eden bir çift göz ve her şeyi sorguya çeken bir avuç bilinç.
Dolular çoktan taştı,boşlar ise dolmaya mahkum,
Kifayeti olmayan rengarenk sözler cümbüşü.
Dünyada ki tek inandığımız şey bile kifayesi yitirdi çoktan.
Her şeyde biraz sadelik ve durgunluk,yolun sonu gibi yaşanan küçük çaplı heyecanlar,büyümeye yeminli beş altı çocuk.
Beklenenler,bekleyenler hiç dönmeyecekler durağı,
hiç dinmeyecek sancılarla birlikte beklenen otobüs.
Yetmeye,yetişmeye çalıştığımız dünya arifesi ve
bayramı hiç yaşamayan hiç yaşayamayacak cesetler türküsü .
Kaderi es geçen,kederin çarkıfeleğinden bize düşen kırmızı rengin tutkusu,
renge aşık , alışık inanç yoksunları.
Akmamaya yeminli iki pınar ortasında kocaman sancılar.
Acılar ve ahlar!
Korkunç düşünceler arasına aldıkları yaşamak ve varoluşluk sancıları.
Şehrin ortasında yaşanan hayaller ve kırıkları.
Kırıklar ve kalp arasındaki muhteşem çekim.
Aklımda ise tek soru “Tanrı bir anlığına yeryüzüne eğilip tüm hafızamı silseydi ne olurdu” cümlesi.
YORUMLAR