Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

KADINA KARŞI ŞİDDET (2)

Sosyal medyanın yanı sıra sinema sektörünün intikamı ve şiddeti bir yaşam biçimi şeklinde yorumlaması tartışılacak ilk başlıklardan biridir. Aynı şekilde cinsellik üzerinden yürütülen sektörün sınırsız paylaşım ve filmlerinin etki ettiği insan potansiyeline normal gelen şeyleri yaşamlarına aktarma gayretlerinin suçu nerede aranmalıdır?

Kadınların acısını artıran şey aslında ortaya çıkan olaylar değil. Karşılaşılan adli vakalar ile sahiplenmenin yetersiz kaldığı ortamlarda korkularıyla baş başa kalması. Biraz da umursamazlık ve sosyal tepkisizlik hali

Toplum alıştı mı acaba bu tür olaylara fazla tepki vermemeye?

Yani toplumun gözü ve hassasiyeti bu tür olayların meydana gelmesini kanıksamaya ya da yeterli cezai işlemlerin uygulanmaması, yapılanın yanlarına kar kalması gibi durumlar nedeniyle umursamamaya başlaması mı benimsenmeye başladı?

Biraz ağır kaçacak, ama bizi utandıran veya tiksindiren olayları gerçekleştiren kötü kişiler kadar değerler kaybı/yozlaşma sürecine kapılan bizlerin de suçu yok mu?

Yine biraz ağır olacak, ama (kutsal olan, varlığı erkek cinsinin tamamlayıcısı olan, var olma nedenimizi yüklenen, hayatımıza ortak olan) kadını bir eşya, obje, nesne ve araç olarak görmek/göstermek tamamen bir zihniyet sorunudur. İnsanlık ayıbı olma ötesinde bir mana taşımayan kadına yönelik şiddet girişimlerinin biraz da zayıf karakterli erkek tiplerinin güçsüz bulduğu cinse yönelik istismarı olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Yüzyılımızda modernitenin kurbanı edilmeye çalışılan kadın olgusu, gün geçtikçe erkekleştirildiği ve yalnızlaştırıldığı bir kadın kimliği kriziyle karşı karşıya olmanın yanında parçalara ayrılan sorumluluklarıyla,asli sorumluluklarının dışına doğru gittiğinin de farkında değil.

Zayıf olması, erkek cinsiyle birlikte varlığı tamamlaması, duyguları ve düşünceleri ile hassas karakter göstermesi, bağımlılığının ve aitlik halinin yanlış yorumlanması gibi durumlar insani kimliklerin önüne geçemez. Bir eşya gibi kullanılıp/atılacak seviyesizliğe düşürülmeden erkek cinsine “” görülmeli, insani kimlikler itibariyle de kutsallık yüklenmesi gereken bir gerçekliğe sahip oldukları aramızda ki kötülerin zihinlerine kazınmalıdır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER