ONURLU DURUŞ (1)

İnsanda bir “Duruş” olmalı.

Kendisini farklı kılan;İnsana, canlıya, doğaya, evrene ve inanca karşı dik duruşunu ortaya koyan bir görüntüsü olmalı. Bu görüntü isim olarak “Kişilik” diye niteleneceği gibi “Karakter” ve “Huy” olarak da toplum içerisinde edinilen yerleri belirleme açısından da önem taşır.

Çünkü Sosyal Kimlikler, Sosyal Statüler ve bireysel konumlar alanlarında bulunulan ortamların edinilen sorumlulukları ile Kişilik yapısı birbirini tamamlaması gereken özellikler taşımaktadır.

İnsana, canlıya, evrene ve inanca karşı sergilenen duruşun önümüze koyduğu sorumluluk bilincinin bir adı olmalı. Duruş ve görüntünün üzerine bina edilmesi gereken temel “Onurlu Olma” kavramıdır. “Onurlu Duruş” aslında herkesten beklenemeyen ya da herkesin hayatında ilke edineceği bir özellik değil.

Zordur bu duruşu sergilemek ve “Sosyal Kimlik” haline getirerek kişilik özelliği haline dönüştürebilmek.

Değerler eğitiminin ana kavramlarından biri olan “Onurluluk” kavramının özünde barındırdığı bazı niteliksel kavramlar daha var. “Saygı ve Dürüstlük” gibi “Merhamet” ilkeleri de kişinin onurlu duruşunun işaretleri olarak sosyal yaşam alanlarının insanda yer edinmesi gereken özelliklerini oluşturur.

Onur kavramı taşıdığı değer itibariyle ağır bir kavramdır. Herkeste olmamasının nedeni de ağır bir sorumluluk/yük edinmiş olmasındandır. Herkes onurlu olmayabilir, onurlu davranamayabilir.

Söylediklerinin arkasında durmak, eylem ve davranışlarında ölçülü olmak, sorumluluğunu sadece maddi beklentiler ve kazançlar için yerine getirmemek, hizmet etme bilinciyle mesleğini icra etmek, hakkı olmayana el uzatmamak, sapkınlık göstermemek ya da dürtülerinin esiri olarak taciz çirkinliğine bulaşmamak, sosyal statülerin verdiği sorumluluk/beklentileri kullanarak kişisel duygulara yenilmemek, doyumsuzluk göstermemek hatta ideolojik davranmamak gibi hayati önem taşıyan bir model olmak gerekiyor.