Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ VE VEDA HUTBESİ-1

Uyarılar bitmiyor…

Yaşanmış tarihi olaylar ve çekilen kaos/gözyaşlarına rağmen alınması gereken dersler umursanmıyor.

İlginç olan nokta, yapılan uyarıların akıl ve irade sahibi olan insanın kendisine yapılmasına rağmen kanlı tarihine olaylar zincirini işleme alışkanlığını terk etmeyen insanoğlunun acizliğini sürdürmeye devam etmesi.

Yine ilginç olan diğer nokta da uyarıları alan insanın hatalarından ve yanlışlarından vazgeçmemesi!

Çünkü öldürmemek, hırsızlık yapmamak, yalan söylememek, zina yapmamak, komşu hakkı yememek, beşeri ilahlar edinmemek, anne ve baba hakkı gözetmek, ahlaki ilkeleri edinmek gibi hem ilahi açıdan hem de insani açıdan yasaklanan veya tavsiye edilen şeyleri sınırsızca kullanma hatası/yanlışı yapılmaya devam ediyor.

Veda Hutbesinde örnek/model elçimiz peygamber efendimizin “Sakın benden sonra eski sapkınlıklarınıza dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız” söyleminin sırrını çözemediğimiz ortada. “Eski Sapkınlıklar” ibaresinin sırrı kötü ahlak, kötü eylem, zulümler, yıkıcılık duyguları, ölümler, katliamlar, sömürü, çağdışı kölelik ile modern kölelik gibi insanlık tarihi ile özdeşleşen çirkinliklerin sınırsız kullanılmasıyla unutulan ilahi/insani değerlerde saklıdır.

“Birbirinizin boynunu vurmayınız” ifadesi her ne kadar zihinlere fiili bir eylemi getirse de kast edilen sır, kötülük ve haram olandan uzak durmanın insana zarar veren her türlü unsurundan uzak durmanın hassasiyet noktasıdır.

İnsan hayatı, sınırları belirlenen temel ilkelerle korunma altına alınmaya çalışılmakta. İnsanın can ve mal güvenliği, yaşam hakkı ve hayatını özgür/baskısız sürdürme çabası, akıl ve vicdan sahibi olma yeteneğiyle ayrımcılık ve farklılık yaratan unsurlardan soyutlanma seçeneğiyle korunmak ve kollanmak durumundadır.

Bu yüzden hem ilahi hem de insani alanlarda insan tabiatı için belirlenen temel ilklerle maddi ve manevi korunmanın gerekleri belirlenerek uygulama alanına konmaya çalışılmıştır.

Amaç kendisine sunulan sahnede (dünya mekânı) ve kendisine tahsis edilen bedende yaşam döngüsünü sürdürmek amacıyla ruhunu canlı tutacak bir ortam yakalamaktır. Mutlak güç olan İlahi Kudret, bunu sağlamanın fırsatında insanı diğerleriyle birlikte hayatını sürdürmeyi becerme konusunda donatma imkânı sunmuştur.

İnsanlık tarihinin her çağda yaşanan karanlık dönemleri bu tür temel hak ve yaşamı sürdürebilme imkânı sağlayan ilkeleri duyumsamamıştır. Çünkü ölüm ve gözyaşı sanki insanlığın kara talihi imiş gibi asla son bulmuyor. Ölüm ve kaoslar, yaşamı terk etmeyen bir bela olarak bazı insanların, insanlığı sömürmesinde ana adresler olmakta.

Son yüzyıllarda günümüzde de yaşanan savaş ve katliamların işaret ettiği sıkıntıları bitirme adına bir takım adımlar atılarak koruyucu önlemler alınmak istenmekte. Zaten var olan Semavi Dinlerin (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet) ilk çıktıkları dönemlerde dile getirdikleri ana dayanaklar gibi son Din ve son Elçi ile simgeleşen İslami inancın ve sahip olduğumuz Müslümanlık kültürünün özünde bulunan insana verilen değer, bu koruyuculuk düşüncesinin yansımasıdır.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER