İnsanların ırk, renk, cinsiyet, dil, din ve siyasal haklarına rağmen bulundukları coğrafyada ulusal ve toplumsal köken, mülkiyet, doğuş ve sosyal statülerini hiçe sayarak yapılan zulüm girişimleriyle yarattıkları etnik temizlik mantığını uygulamaktan çekinmeyen bir çirkin görüntü var.
Unutulan bir nokta da var. Hiçbir ülke ve ülke insanı bağımsız, vesayet altında ya da kendi kendini yönetemeyen veya egemenliği başka yollardan sınırlanmış bir ülke olsun/olmasın, ülkeler ve topluluklar siyasal, hukuksal ya da uluslararası statüsüne dayanarak ayrımcılığa tabi tutulamaz.
Evrensel beyannamenin belirlediği sınırlar dâhilinde, ayrıca hiç kimseye işkence veya zalimce insanlık dışı muamele ve ceza uygulanamaz. Hiç kimse uyruğu olduğu devletten ve ulustan yoksun bırakılamaz.
Tarihi geçmişinde birçok topluma ve millete mekân olan Filistin topraklarının günümüzde birçok dini ve ekonomik değeri nedeniyle paylaşılamamasının nedeni hak iddialarının çokluğundandır.
Birçok medeniyete beşiklik eden Kudüs başta olmak üzere diğer merkezlerin dili olsa ifade edecekleri tek şey var: “Üzerimizde bu kadar kan akıtmanıza ve üzerimizde insanların gözyaşlarının sel olmasına dur demek istiyoruz.”
Çünkü insanlığın üyesi olan her bir bireyin toplumun bir parçası olarak toplumsal güvenlik hakkı, insan onuru ve kişiliğin özgür gelişmesi bakımından vazgeçilmez olan ekonomik, toplumsal ve kültürel hakların yaşanabilmesi hakkı vardır.
Batı medeniyeti veya kendini medeni zanneden Batı yakasının üyesi ülkeleri ve devletlerinin eksik kalmış yönleri mevcut. Kendi insani haklarını sınırsızca gözeten, ama başka ulusların ve milletlerin yaşam haklarını göz ardı etme tutarsızlığı gösteren ülkelerin yaşanan katliam ve soykırımları görmezden gelerek zalimlik cephesini haklı görme çabasının hiçbir mantığı yok.
Gerek ilahi alan gerekse insani gerçeklik “Var olmak” fırsatıyla donatılmış insanı ve kişiyi yaşam hakkından soyutlayamaz. Yaşam hakkını yok sayamaz. Çünkü cüzi irade dışında Külli İradenin mutlak gücü ile var olma şansı tanınan insana başka bir insan kısıtlama getiremez.
İlahi gücü saf dışı bırakma adına insanlık tarihine yön vermeye çalışma basiretsizliğiyle başka ulus/milletleri toprağından, yuvasından, evinden, ailesinden ayırma veya daha kötüsü yok etmeye çalışma idealini sınırsızca uygulama senaryolarının acımasız karakterlerinin yanından “Lanet” eksik olmayacaktır.
Zira BM, ABD veya AB gibi araçlar ya da Avrupa ülkelerinin simgesel varlıklarının, ilahi kudretin hesap gününü unutmanın talihsizliğiyle sundukları desteklerin sonucunu düşünmeden yöneldikleri isyankârlık halinin ilahi manada bir karşılığı olacaktır.
Bizimki de avuntu duymaktan öteye gitmeyen bir serzeniş…
Elden bir şey gelmemesi ve bahaneler ardına sığınmanın avuntusunda hüzün duymanın ötesine girmeyen bir karamsarlık! Tek silahımız Dua…
YORUMLAR