Yeniden gelen kış sade benim penceremden gülümsüyor.
Karla karışık biraz zifiri, biraz duman.
Hayatın sürüklediği tanımadığım bir evde, bana gülümseyen mahalle çocuklarıyla döküyorum içimde biriktirdiklerimi.
Mavi prangalarla çevrili küçük bahçenin üzerindeki beyaz örtü, yorgan misali.
Hayatın telaşesi, yaşama çabası ve soğuk iklim içimi donduruyor.
Elinde tuttuğu şemsiyenin altında iki suret sıkıştıran delikanlı çok memnun görünüyor bu durumdan. Hızlı adımlarla yolunu bitirmeye çabalayan birçok insan.
Biter miydi öyle bir çırpıda bu uzun, soğuk savaş.
Üzerimize yağan şeffaf kar tanesi değil de buzdan mermi.
Tarihi caminin üzerine inen ışıktan şimşek.
Gelecek kaygısını bir anlığına da olsa unutan köy sakinleri.
Ah geçmiş, kâh gelecek.
Yolun yarısı, belki de birçoğumuz için sonu.
Sıkı sıkıya hayata sarılan birçok, soğuk el.
Başlarında beyaz tülbent, sırtlarında ponco, günü bitirmeye çalışan birçok anne.
Başındaki şapka gözlerini kapatsa da, yanaklarını gördüğüm elleri cebinde yürüyen baba.
Kederi, tüten soğuk evin bacası tıpkı.
Bakış açım da boyasız bir ev, merdivenlerinde kışa dayanıklı, yoğurt kaplarında, yağ tenekelerinde dikili birçok çiçek.
Sanki dünyanın en güzel ressamın fırçasından yansıyan bir tablo.
Yeşil el arabasında, yokuş aşağı odun taşıyan çocuğun oyunu bu yaşadığımız hayat, beklide yolu bitirmek tek derdimiz.
Yüzümüze, üstümüze yağan birçok ak huzur altında.
Tertemiz yağıyor, yeryüzünde yaşananlardan bir haber usulca.
YORUMLAR