Ya zamanı gelmedi ya da tarımla uğraşan insanlarımız çevreye ve doğaya karşı sorumluluk bilincİ gelişti!
-Yani?
-Yanisi şu anız belası denilen vaka…
Henüz ortalıkta gözükmüyor. Umarım hiç gözükmez. Her sabah uyandığında o mısır püskülerin yanmış dumanı veya tarlada kalan o saman artıkları… Nasıl da çevreye bir kirlilik veriyordu öyle. Aklı başında bir insan nasıl olurda toprağı ateşe verir?
Cahil o kişi tarımla uğraşan yani hem toprağa zarar veriyor hem de o alanda yaşayan tüm canlılara; kuş, solucan, yılan, kaplumbağa …
Avrupa’da bu ilkel durum yoktur.
Hatta böyle bir canilik kimsenin aklına gelmez. Toprak yakmak ne demek?
Hasta diye hemen tedaviye veya hapse atarlar…
Toprak yakma sonucunda bakın neler olur o tarla alanına…
Toprak verimliliği azalır, canlılarının beslenme ortamı yok edilir.
Anız yakılan toprakta bitkilere yara yaşlı besin maddeleri azalmakta ve zamanla toprağın verimliliği düşmektedir. Verimli tarım topraklarımız zamanla verimsiz çorak topraklar haline gelmektedir.
Bu sonuçlar doğrultusunda umarım tarımla uğraşan kişiler daha duyarlı davranırlar. Valilik bu konuda ciddi cezalar vermelidir.
O toprak alanı kimsenin öz alanı değildir tamam yasal anlamda toprak sahibi hak sahibidir ama genel anlamda insanlığın denetimindedir. Toprağa saygı…
Sen ona bakarsan o da sana iyi bakar…
Halk ozanı Aşık Veysel toprağa ilişkin ne de güzel anlatmış. Toprağın yüceliğini, kutsallığını vefasını… O şiirini aşağıya aktarıyorum:
“Dost dost diye nicelerine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır
Nice güzellere bakılandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır.”
YORUMLAR