ÖLÜ KARDEŞ ETİ YEMEK! (1)

Tüm övgü, takdir ve beğeniler; Alemlerin sahibi ve terbiye edicisi olan yüce Allah’a aittir. Saat ve selam Kainatın önderi ve rehberi olan Hz Muhammed sav’e, O’nun tertemiz ehli beytine ve Kıyamete kadar o çizgi üzerinde şaşmadan yürüyen tüm mü’min ve Müslümanların üzerine olsun.

Kıymetli Okurlar; Bu yazımızda gıybetin ne olduğunu, insanlık ailesi için oluşturduğu sakıncalardan ve bir Müslüman için ne derece tehlike arz ettiğinden kısada olsa söz etmeye çalışacağız inşallah. Müslümanın yaşantısı, amelleri ve ahiret hayatı için oldukça önemli ve hassas bir konudur gıybet. Allah katında bir Müslümanın şerefi, haysiyeti, onuru, kanı ve namusu her şeyin ama her şeyin üstünde tutulmuştur. Gıybet, toplumun yapısını bozan.

Güveni ortadan kaldıran. İlişkileri zedeleyen. Kirli bir toplumun oluşmasını sağlayan önemli bir haslettir.

Biz Müslümanlar da yaşantılarımızda bu değerlere karşı oldukça dikkatli ve hassas davranmak zorundayız. Bu değerlerin çiğnenmesine yüce Allah müsaade etmemektedir. Ve yapanı da hem bu dünyada hem de asıl ahiret yurdunda rezil ve rüsva edecektir.

Değeli Okurlar, Nedir gıybet; Gıybet, birinin arkasından hoşuna gitmeyen ve kendisini rahatsız edecek olan bir şeyin söylenmesidir. Kişinin yanında söylenmesinden rahatsızlık duyacağı bir şeyi, arkasından söylemedir. Yüce Allah yüce kitabında şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Zandan çokça kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır.

Günah olan zan, asılsız tahminlere, evhamlara dayanarak insanları suçlamak veya cezalandırmaya kalkışmaktır. O hâlde, ne kadar çok zanla hareket ederseniz, yanılıp günaha girme ihtimaliniz de o derece artacaktır. Bir de, birbirinizin mahrem yönlerini araştırmayın ve lüzumsuz yere insanların kusurlarını sayıp dökerek birbirinizi arkadan çekiştirmeyin.

Hiçbiriniz, bir başkasının arkasından onun hoşlanmayacağı sözler söylemesin. İçinizden hanginiz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır? İşte bundan tiksindiniz değil mi? Oysa gıybet, bundan daha tiksinti verici bir günahtır!

Öyleyse, Allah’tan gelen ilkeleri çiğnememe konusunda son derece titiz ve dikkatli davranın, dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülüğün her çeşidinden sakının! Allah’ın rahmetinden de hiçbir zaman ümidinizi kesmeyin!

Doğrusu Allah, içtenlikle yapılan bütün tövbeleri kabul edendir, çok ama çok merhametlidir.” buyur[1]maktadır. (Hucurat,12) Yüce yaradanımız, zandan çokça kaçınmamızı ve uzak durmamızı emretmektedir. Efendimiz a.s ashabına: “Gıybet nedir bilir misiniz?” Ashap: Allah ve Resulü daha iyi bilir, dediler.

Allah Resulü a.s. “Kardeşinin arkasından, hoşuna gitmeyecek şeyleri konuşmandır, buyurdu. Söylediğim, kardeşimde varsa gıybet olur mu, diye soruldu. Resulullah sav: Söylediğin onda varsa gıybet, yoksa iftira etmiş olursun” diye buyurdu. 31 Kıymetli okurlar; Gıybeti anlama şekillerimize göre ters bir ifade. Bizler onda olan şeyleri söylüyoruz, yanlış bir şey, yalan bir şey söylemiyoruz ki mantığıdır.

Halbuki durum böyle değildir. Onda var olan bir şeyi söylemen gıybet etmen için yeterlidir. Söylenen şeyin onda var olması onun hakkında konuşmanı gerektirmiyor ki. Söylediğimiz şey doğru bile olsa onu dillendirmek ve söylemek gıybettir ve haramdır. Yoksa eğer, o zaman iftira etmiş ve ikinci bir suçu ve günahı işlemiş oluruz.

Gıybet etmek, o kadar çirkin ve kötü bir şey ki, faizden bile daha ağır bir suç teşkil etmektedir. Bilindiği gibi Faiz en büyük günahlardandır. Tövbe edilmediği ve dönüş yapılmadığı sürece affedilemeyen günahlardandır. İşte gıybet ondan bile daha tehlikeli ve önemli görülüyor aktaracağımız hadislerde.

Efendimiz a.s: “Faiz yetm (günah bakımından) kişinin anası ile zina etmesi gibidir. Faizden daha büyük günah da, kişinin mü’min kardeşinin ırzına tecavüz etmesidir.” buyurmaktadır.

Müslümanın onuru ile oynama ve gıybetini yapma davranışı oldukça ağır bir yükümlülüktür. Mevlam muhafaza etsin. Faizden daha etkili ve büyük olmasının özelliği, “haksız yere bir Müslümana iftira ederek namusuyla oynanmasından dır”8. diye ifade ediyor yüce Peygamberimiz s.a.v. Bizler ise kimleri sözlerimizle günde kaç defa idam ettiğimizden habersiziz.

Kimleri yerden yere vurduğumuzdan habersiziz. Belki de kendisinde saklı duracak, dışarı yansımayacak, şahsiyet ve kişiliğini rencide etmeyecek, değer ve kıymetini düşürmeyecek v.b. yönlerini deşifre edip, yaydığımızdan habersiziz.

Belki de haberliyiz ve büyük bir cürmü işliyoruz. Belki de bunu değişmeyecek adetlerimiz arasına almışız ve seve seve de yapıyoruz. Utanmadan ve sıkılmadan yapıyoruz. Adeta bir keyif alma sanatı olarak algılıyoruz. Ama şunu iyi bilelim ki Yüce Allah bunu affetmeyecek ve cezasını mutlaka bir gün verecektir.

Hem de öyle bir günde ki, kimsenin kimseye yardımcı olamayacağı, destek olamayacağı din gününde, hesap gününde ve karar gününde. Rabbim o gün pişman olmayanlardan eylesin. Bu hakla huzuruna çıkmayanlardan kılsın.

İslam’ın emrettiği tüm emirlerle hayatına şekil verenlerden eylesin. O çizgi üzerinde şaşmadan yürümeyi nasip etsin. Bizleri, evlatlarımızı ve toplumumuzu asrın fitnelerinden ve şerlerinden muhafaza etsin. Âmin