İnsan nasıl düşünüyorsa öyle davranıyor.
İnsan davranışlarının temelinde kişinin iç dünyası yatar. İç dünyasının duygu, düşünce, dürtü, uyarım ve hisleri ne ise davranışlar da ona göre şekilleniyor.
Korku yaşayan birinin davranışları çekingen, tedirgin, ürkek ve telaşlı olur. İç dünyasında heyecan yaşayan birinin davranışları hareketli, yerinde duramayan, devamlı arayış içerisinde olan bir şekilde yansır. Kızgın ve sinirli olanların davranışı saldırganlık ve yıkıcılık yönlü iken sakin bir tabiatı olan kişinin davranışları da ılımlı, durağan ve olumlu hareketler üzerine kurulu olur.
Buna bir de “Kişilik Özellikleri” ni eklemek lazım.
Çünkü iç dünyamızın etkisi kadar kişilik yapısına göre de insanların genel davranışları ve hareket biçimleri şekillenmektedir. Asabi kişilikler ile ılımlı kişiliği olanların davranışları farklıdır. Hoşgörülü ve dürüst kişilerin sergilediği davranış ve sabırlı hareketler ile içe dönük ve pasif insanların hareket tarzı değişkendir.
Kişilik, doğumla birlikte insanda var olan bir donanım olduğundan, iç dünyamızın duygu-düşünce etkisi gibi kişilik tipleri de yaşamımızın ve hayat alanlarımızın insan davranışlarını belirleyen faktörleri olmakta.
İnsanın iç dünyasında yaşadığı duygu-düşüncelerin kökünde kötülük ve yıkıcılık üzerine hisler varsa, davranışlar-eylemler de yıkım ve acılar yönlü olmakta. Ama insanın iç dünyasında var olan duygu-düşünceler hoşgörü, dürüstlük, sabır ve erdemli olma ile alakalı bir ahlaki temele dayanıyorsa davranışların yönü de iyilik, güven, saygı-sevgi, yardımlaşma, yararlılık ve özgüven üzerine kurulmakta.
“Kişilik” ve “Karakter” kavramları her ne kadar aynı manada kullanılıyorsa da insanların davranışlarının ortaya çıkmasında ayrı etkilere sahiptirler. Yani davranışlar, iyilik ve ahlak içerikli olabileceği gibi kötülük ve yıkıcılık içerikli de olabilmekte. Bunu belirleyen Kişilik ve Karakter kavramlarıdır.
Kişilik, kalıcı olan ve insanın doğuştan getirdiği özellikler olarak şahsiyetini oluşturan genel görünümlü davranışlar üzerine kurulu özellikleridir. Örneğin zeki olmak, asabilik veya sinirlilik, girişken ruhlu olma, heyecanlı veya sakin tabiatlı olma, yetenek veya beceriler kişilik faktörleridir. Aynı şekilde hisler ve duygular da genetik özelliklerimizin bir aktarımıdır.
Karakter ise sonradan şekillenen, sonradan kazanılan veya kişilik yapısında olan özelliklerin topluma ve bireylere göre biçimlenmiş halidir. Ahlak kurallarını benimseme ya da ahlaksız eylemlere yönelme, dayanışma, yardımsever olma, dürüstlük, merhamet, duyarlılık, sorumluluk bilinci, cömertlik ve çalışkan olma gibi durumlar örnek gösterilebilir.
YORUMLAR