Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

ÇOCUK EĞİTİMİ VE BEKLENTİLER

Yeni nesil çocuklar, geleceğin mimarı kabul edilerek büyükler tarafından bir takım beklentilerle erdemli davranışlar gösterip sorumluluklar edinmeleri konusunda dezavantajlı konumdadırlar.

Yapılan hataları, içine düşülen yanlışları, ortaya çıkan krizlerin önlenmesi konusunda ki eksiklik ve yetersizlikleri küçüklükten itibaren çocuk kitlesinin yapmaması adına sürekli bir beklenti vardır. Büyüklerin yaptığı ve yıkıcı etkiler yaratan tüm zararlı eylemlerin yeni kuşakların yapmaması için kendini haklı çıkaracak nedenleri ve bahaneleri üreten aile büyükleri ile toplumsal yaşamın olgun bireyleri için çocuk eğitimi önemli bir alandır.

İlginç olan ise önemli bir alan olan çocuk eğitim süreçlerinde kişilerin/büyüklerin kendi üzerine düşen görev ve sorumlulukları unutması. Çünkü unutulan bazı temel ilkeler vardır. Uygulanmayan veya çocuk eğitiminde üzerinde hassasiyetle durulmayan unsurlar söz konusudur.

Örneğin uzmanların büyüklere önerdiği temel ilke çocukların seviyesine inebilecek bir iletişim kurabilme becerisidir. “Çocukla arkadaş olmak” gibi bir düşünce tarafımca aşırı kabul edilse de bir noktada çocuk/genç kitlesiyle diyalog kurulabilecek kanallar bulmak çözüm olabilir.

Duygusal dünyalarını keşfetmek ve duygu/düşüncelerini tahlil edebilmek amacıyla iletişim kurmayı becermek eğitimleri noktasında kazanımlar sağlamaktadır.

Çocuklar yetenekleri ve karakteristik özellikleri itibariyle önemli yetilere sahiptirler. Yetenek ve becerilerini takdir etmek, başarılı oldukları alanlarda gelişim göstermeleri için teşvikte bulunmak, ortaya koydukları performans açısından başarılarını kutlayıcı girişimlerde bulunmak şahsiyet gelişiminde kalıcı etkiler yaratır.

Çocuk eğitiminde dikkat edilmesi gereken bir ayrıntı var. Küçük adamlar büyükleri gibi düşünme ve analiz etme gücüne tam olarak sahip olmadığından, daha çok gördükleri ve yaşadıkları olaylar üzerinden eğitim unsurlarını edinmeye çalışır. Yani çocuklar gördüklerini uygulamaya çalışan bir kamera ve alıcı konumunda olduğundan onlara örnek olacak ve zihinlerine yerleştirecek somut gerçeklerle kazanımlar edindirmek gerekiyor.

Küçük kuşak, aşırı eleştiri ve aşırı baskı yoluyla kontrol altına alınmaktan çok beceri ve yetenekleri seviyesinde ortamlar yaratarak yetiştirilmelidir. Baskı ve sindirme amaçlı yaklaşımlar her zaman sonuç doğurmaz. Yerine göre kendi özgür hareket alanında yapacağı veya başarmaya çalışacağı ortamlara/davranışlara göz yumulmalıdır.

Bu konuda büyüklerin yaptığı bir hata daha var. Çocukları veya yeni nesil gençleri kendi zamanları ve dönemlerinde değil de eski sahip olunan koşullarla değerlendirip yeniliklere kapalı olma hatası!

İnsanlar kendi zamanlarında/dönemlerinde ve yaşam koşullarında kişilik kazanır, eğitim sürecini tamamlamaya ve insani özelliklerini edinmeye çalışır. Püf nokta “ahlaki değerler ile kişilik özellikleri konusunda bilinç sağlamak” tır.

Özellikle iletişim kanalları ve söylem tarzları noktasında yapılan tepkiler çocukların zihinlerinde ve ruhlarında kalıcı hasarlar bırakabilir. Davranışlar ve söylemler ile ilgili kurulacak her türlü iletişim ve diyalog ortamında karşıda bulunan çocuk/gençlerle yakıcı, kırıcı, baskılayıcı, rencide edici, bozucu, hakaret ve tehdit içerikli girişimlerden uzak olan iletişimlere girilmelidir.

Küçük adamlar/kadınlar kendi doğrularını ve gerçek hayatta rol alacağı statüleri edinme aşamalarında etrafında, çevresinde ama özellikle aile ve arkadaş ortamlarında bulunan yakınları üzerinden rol model olacak davranışları öğrenme konusunda gözlemlerde bulunur. Takip etmek ve gördükleri arasından kendi doğrularına ulaşmak gibi bir amaçla hareket eden çocuğun büyüklerden gördüğü yapıcı hareketler ile yıkıcı eylemlerin nasıl bir donanım kazandıracağını düşünmek gerekiyor.

Dünyaya yeni gelen ve gelişim evrelerini tamamlamaya çalışan insan için doğuştan gelen irsi/kalıtsal özellikler önemli bir paya sahiptir. Ama asıl etkili olan ve kişilik/insani özellik kazanılmasında etkili olan unsur yaşanan çevre koşulları ile aralarında yaşanan insan tipleridir.

Özellikle anne ve baba motiflerinin çocuk açısından ortaya çıkan konumlarının kalıcı kişilik ilkeleri meydana getirmesi gibi bir durum, üzerinde sorgulamaların yapılması gereken bir alanı işaret ediyor.

Beklenti sahibi olmaktan çok ortaya çıkan ürünün kalitesinde büyüklerin ne kadar payının olduğunu sorgulamak gerekiyor. Gelecek kuşaklar ve toplumsal yaşamın gelecek kurgularında bulunurken göz önünde tutulması gereken ana nokta “Çocuk eğitiminde ahlaki gelişim ve değerler eğitiminde izlenmesi gereken yollar hangileridir?” olmalı.

“Büyüklerin çocuklardan beklentisi kadar küçük adamların da büyüklerden beklentisi nedir?” sorusu bir kenarda duruyor.

Bir de abartı sınırlarının aşıldığı ve cinsel karmaşa, rol çatışması, örnek model uyumsuzluğu yaratan bozucu etkenler var. Anne veya baba rolünün unutulduğu, kız veya erkek çocuğa yaklaşım ve eğitim verme noktasında ortaya çıkan hataları yarattığı olumsuz çocuk tipleri!

Özellikle özgüven aşılama adına sınırsız hareket imkânı tanıma ya da çocuğun eğitiminde kontrolü var saymadan her şeyi yapmasına müsaade etme hatasının verdiği zararların varlığı!

Herkesin çocuğu değerli ve herkesin çocuğu hassas noktası…

Ama terbiye ile ahlaki ilkeleri edinme sınırını aşmamak şartıyla değer göstermek ve hassas davranmak lazım.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER