Etkilenmek…
İnsanoğlunun etkisinde kalarak hayatına yön verdiği birçok unsur var. Çünkü duygular kadar düşünceler de etkilenerek insan hayatını biçimlendiren olaylar ortaya çıkarıyor.
İnsanlardan ve doğadan etkileniyoruz. Mevsimlerden ve havadan etkilendiğimiz gibi geçmişimizden ve gelecek kaygılarımızdan etkileniyoruz.
İçerisinde yaşadığımız zamandan ve şartlardan etkileniyoruz.
Dış dünyanın ve çevremizin fiziki/sosyal tesirlerinden etkilenmek bir yana toplumsal yaşam alanlarında yaptığımız ve uğraştığımız işlerden etkilenmeye devam ediyoruz.
Özellikle psikolojik dünyamız ve içgüdülerimiz, dürtülerimiz, ihtiyaçlarımız ve beklentilerimiz sayesinde ortaya çıkan etkilenmeler, kişiliğimizi ve davranışlarımızı belirlemede önemli rol oynuyor.
Hani “Beşer” olarak insani yönümüz ve zaaflarımız var ya; Açlığını hissettiğimiz oranda beklentilere kapılarak bazen adaletsiz ve hukuksuz eylemlere girme hatasını yaşayabiliyoruz.
İnsanlar yaşadıkları toplum içerisinde sahip oldukları inanç, kültür, etnik özellikler ile yaşamlarını biçimlendirirken birçok unsur etkilenme yaratırken, sanırım çağımızın ve zamanımızın en etkili kanalı sosyal medya olmakta.
Öylesine boyutlara ulaştı ki sınır tanımayan bir açılımla her şeyin sergilendiği bir alan olarak yeni yaşam biçimimiz olmaya başladı.
Sosyal medyanın hayatımıza etkisinin sebep olduğu bu etkilenme kılık-kıyafetlere, yeme-içme şeklimize, konuşma ve iletişim kurma becerimize, seçilen mesleklere, eğitim biçimine ve daha da kötüsü inanç sistemimize kadar tam bir belirleyici oldu.
Orta yaş üstü kesim de bu etkilenme halinden nasibini aldı.
Eldeki “Yeni Beynimiz” her ne şekilde olursa olsun yenidünyalar yaratarak insanı kendine bağımlı hale getirmeyi başardı.
Yeni nesil ve genç kesim zaten gözlerini açtıkları an içerisinde bulundukları yenidünyanın yaşam biçimine hemen ayak uydurmak zorunda kalıyor.
Mesele teknolojinin insan hayatına kazandırdığı “Mükemmel Donanım” değil. Çünkü teknolojik araçlar hayatı zaten kolaylaştırıyor ve güzelleştiriyor.
Hiç kimse teknolojik gelişmişlik düzeyinin insan yaşamına kattığı değerlerin eleştirisinde değil.
Sosyal Medya ve kullanılan sosyal medya alanlarının/kanallarının insanı bireyselleştiren, yalnızlaştıran, değerlerinden uzaklaşmasını sağlayan, inancını ve hayata bağlılığını yok eden duygusuzluk halinin verdiği zararların eleştirisini dillendirmenin derdi var.
Bu yüzden ağır eleştiriler yapma ve yerden yere vurarak teknolojik ürünlerin zararlarını sıradan bahanelerle yermek yerine olması gereken uygulama ve insan alışkanlıklarından söz etmek daha doğru olur.
Öncelikle kullanılan kanallar ve hesaplar aracılığıyla yaşanan bölgede, ülkede ve dünya geneli coğrafyalarda ortaya çıkan veya yaşanan tüm durumlardan haberdar olunmasını sağlar.
YORUMLAR