Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

ÇOCUKLUK VE YAŞLILIK (1)

Muhtaçlık dönemlerimiz dersek yanlış olmaz.

Hayata adım atmanın başlangıcında yaşanan ve hepimizin yaşadığı bebeklik döneminde kendi kendine yetemeyen küçük insanlar(!) dışa bağımlılığı sınırsızca duyumsamakta. Çünkü beslenme, korunma, güvenlik, hastalık, sıcak-soğuk, temizlik, şefkat başta olmak üzere insan hayatı için gereken tüm bakım işleri büyükler tarafından yapılmak zorunluluğu var.

Kendine yetmeyen, kendine bakamayan ve kendi yaşam fonksiyonları için dış dünyaya ve dış dünya elemanlarına ihtiyaç duyan kız-erkek küçük bedenlerin öğreneceği, edineceği çok şey vardır.

Hem beden hem de zihin açısından gelişim evrelerini aşma zorunluluğu olan insan için kendine yetme dönemi ancak 16-18 yaşları olmakta. Özellikle akıl ve zihin gelişimi başta olmak üzere bedensel gelişim sayesinde insan yaşamayı ve hayatta kalarak ihtiyaçlarını giderebilmeyi öğrenir.

Bebeklik ve çocukluk, yeni bir hayatın ilk adımları olarak kişinin kuracağı ve içerisinde yaşayacağı dünyayı kurması açısından önemli zamanlar ve ortamlar gerektirdiğinden dolayı çok hassas bakım ve eğitim süreçlerini özünde barındırır.

Çünkü gelişim döneminde edinilen eğitim ve gelişim ilkelerinin durumuna göre insan şekil kazanır. İyi veya kötü olma, kişilik kazanmak başta olmak üzere karakter edinme ve sosyal ortamlarda uyumlu bir insan özelliği çocukluk dönemlerinin gelişim adımlarıyla alakalıdır.

Vücudun büyümesi, gelişmesi, organların gelişerek tam kapasiteyle çalışması ortaya nasıl bir insan potansiyeli çıkarıyorsa;  Bunun bir de tam tersi bir gerileme dönemi de söz konusu. Bebeklik-çocukluk insanı ilerleme ve gelişme konusunda nasıl bağımsız hale getiriyorsa; Belli bir yaştan sonra beden ve zihin de potansiyel gücünü kaybetme durumuyla karşı karşıya kalmak zorunda.

Yaşlılık denen bu dönemin en önemli özelliği insanı geriye götürmesi ve çocukluk dönemindeki gibi muhtaç hale getirmesidir. Bedenin işlevlerini kaybetmesi, hafızanın zayıflaması, vücut direncinin kaybolması, organların yıpranarak canlılığını yitirmesi, zihin ve zekâ seviyesinin gerilemesi gibi hayati fonksiyonların gerilemesiyle çocukluk dönemine dönüş yapılır.

Gençlik ve olgunluk dönemlerindeki canlılık ve hareket halinin sonlanması ile insan kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelir. Bir de hastalık gibi ayakta kalmayı veya ihtiyaçların giderilmesini önleyen bir engel varsa asıl sıkıntı o zaman kendini gösterir. Yatağa bağlı kalma, başkalarının yardımına muhtaçlık, beslenme ve temizlik ihtiyacı gibi durumlar çocukluk ve yaşlılığın aslında aynı karaktere sahip olduğunu önümüze koyar.

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER