TILMERCIN TELALİ “ALİYE BEKÇİ”

Çocuk yaştayız köylerde henüz teknoloji  adına bir şey yok, köyümüz yaklaşık yüz hanedir, şehir merkezine 5 Km uzaktayız. Telefonun sadece ismini duymuşuz, Elektrik ise ancak şehirlere uğrayanlar bilir, bir gün köyümüze bir kamyon veya her hangi bir araç gelirse etrafını sarar meraklı gözlerle seyrederdik. Durum bu iken köylüler her işte kendilerine göre bir yol ve yöntem geliştirirlerdi.

    Bizim Tılmerç köyünde Aliye Bekçi denilen bir zat vardı ki bizden yaşça çok büyük dedemiz yaşlarında idi, biz çocuk iken onun torunları vardı, her kes ona Aliye Bekçi diye hitap ederdi, çünkü tüm yaşamı boyunca o köyde muhtarın bekçisi idi, o bu adla özdeşleşmişti, öyle tanınırdı.

    Aslen SinıkanEşiretininBasork ( Kayabağ ) köyünden idi, Aliye Bekçi Ermeni bir ailenin çokçuğuydu, 1915 yılındaki kıyımdan oda az sayıdaki arkadaşları gibi mucizevi bir şekilde ölümden kurtulmuş, çocukluğu yetim olarak tandırlarda ahırlarda evsiz olarak geçmişti, biraz büyüyüp eli iş tutunca  şuna buna rençperlik yaparak hayatta kalmayı başarmıştı.

     Biz çocuklar ona hitap ederken hep Ali dayı diye hitap ederdik, o çok sempatik çok çilekeş, hayatta kötülük bilmez altın bir kalp taşıyan biri idi, çocuklarla çocuk, Adamlarla adam, karınlarlara karşı çok sevimli davranışları vardı, bütün köylü onu Baba, Kardeş, Abi olarak görürdü.

    Ama Ali dayının özelliği onu sevimli hala getiren, bütün bunlar değil, onun o yüksek ve tiz sesi idi, Cuma günü millet cumaya gelsin diye cami üstüne çıkar çağırırdı, bir olay anında dama çıkar bağırırdı, şöyle ki köyün dışındaki işlerle uğraşanlar dahi bu sesi duyarlardı. Köyün içinde dolaşırken de yüksek sesle konuşur, bir çoğumuz onu bağırtmak için teşvik ederdik,  bu onun özelliği olmuştu, O bağırdığı zaman biz anlardık ki köyde ya bir şey kayıp olmuş, yada gelişen bir olay var.

    O Tılmercin telalı idi o zamanlar köyde hoparlör denen bir şey yok, köyde bir olay olur, biri ölür, Birinin bir eşyası kaybolur, Ali dayıya koşarlar. Bizim köyde buğday satışı sadece Mele İsmail (Dedem) adlı ailenin Ölçeği ile yapılırdı, çünkü  köyde bu Hak Ölçeği olarak kabul görürdü, işte yazın bu ölçeği bulmakta Ali Dayının o sesi sayesinde olurdu.