RUH SAĞLIĞI

Organik yapımızın hastalıklardan korunması ve dengeli bir yaşam sürmesi için sağlık olgusu ne kadar hayati bir öneme sahipse,  insanın diğer iki boyutu olan Akıl ve Ruh sağlığı için de bir dengenin yakalanması şart… 

Fiziki hastalıklar ve bedensel tedaviler tıp alanının ilgili konuları olmakla beraber, Akıl hastalıkları ve tedavisi Psikiyatri’ nin sınırlarını oluşturmakta. Bir de yüzyılımızın modern hastalığı olarak ifade edebileceğimiz ve kaynağı stres ile yoğun iş temposuna, kalabalık toplumsal ilişkilere dayanan “Ruh Hastalıkları” diye tabir edebileceğimiz bir dengesizlik halimiz var.

Ayrım yapılması ve değerlendirilmesi gereken nokta, Ruh Hastalıkları konusunu oluşturan Psikiyatri ile günlük stres ve iş yüklerinin getirdiği sıkıntı ve motivasyon olaylarını konu edinen Psikoloji alanlarının karıştırılmasıdır. İlki hastalık boyutunda akıl yetersizliği ve dengesizliği ile alakalı tedavi yöntemleri üzerinde dururken, diğeri, yani psikolojik danışmanlık her insanın karşılıklı diyaloglarla, var olan sorunlara yol bulacak çözüm önerileri ile uğraşır.

Akıl hastalıklarında iradenin ve zekânın tutarsızlığı görülürken, aklın düşünme yeteneğini kaybetmesi söz konusu olabilmekte. Hastane ortamında, uzman hekim kontrolünde, gelişmiş yöntemlerle ve ilaç tedavisine dayanan bir tedavi süreci göze çarpar.

Ama ruh hastalıkları veya ruh sağlığında normal insanların günlük hayatlarında karşılaştıkları bunalımlar söz konusudur. Günlük stres ve sıkıntıların yol açtığı engellemeler ile sosyal ilişkilerden kaynaklanan tutarsızlıkların boşluğu yaşanmaktadır.

Kişinin çevresiyle olan iletişim ve ilişkilerinde olumlu toplumsal birlikteliklerin yaşanması için istendik ortamların varlığı noktasında iyi olandan-yıkıcı olmayandan yana davranışlar ve eylemler sergilenmesi beklenir. Bu da beraberinde sağlıklı ve uyumlu özellikler gösteren bireylerin varlığını ortaya çıkarır.

İnsan bedensel yapısı, akıl sağlığı ve ruh haliyle yaşamı sürdürme konusunda her zaman denge seviyesini tutturmak zorundadır. Organlardan oluşan fiziksel yapısının, ruh hali ve iç dünyasının, toplum içerisinde yaşamanın getirdiği sosyal çevrenin bir elemanı olarak edindiği donanımların dengesini uyumlu bir temele oturttuğu sürece yaşamında sağlıklı bir sürece kavuşur.

Sağlık önemli…

Bedensel tedavilerin ve hastalıklardan korunmanın yanında psikolojik etkilerden ve stres kaynaklı etmenlerden de korunmanın yöntemlerini bulmamız gerekiyor.

Kişinin aile, arkadaş, akraba, iş, spor, alış-veriş gibi günlük hayat alanlarında girdiği ortamlarda ve muhatap olduğu insanlarla uyumlu bir ilişki ağının sağlanması konusunda hassasiyet önemlidir. Öncelikle kişinin kendisiyle uyumlu olması, sonra yaşadığı yakın ve uzak çevresiyle ihtiyaçlarını giderecek eylem tarzlarına yönelmesi zorunluluk olmaktadır.

Kişinin kendisiyle barışık olması ilk basamak olmakta…

İnsanın kendine olan güveni tam olmakla beraber, ihtiyaçlarını giderme konusunda iş birliği yapmanın ve gereksinimlerini karşılamada saygıya olan ihtiyacın farkında olmalıdır. Sorumluluk bilinci ve toplumda edindiği yer itibariyle aitlik duygusunu geliştirmiş olmalıdır. Hayat koşullarında belirlenen hedefleri elde etmek için gösterilen çabalarda yılgınlık olmamalıdır.

Kişinin toplum ve diğer insanlarla özdeşim kurması da önemli…

İyi bir okul okuma hedefi, iş sahibi olup ayakları üzerinde durma amacı, aile kurma ve çocuk sahibi olma düşüncesi belirlenebilecek hayat hedeflerini ifade eder. Geleceğe yönelik tasarılar ve düşünülen hedefler karşısında meydana gelebilecek engeller noktasında ise savunma mekanizmalarını kullanmanın becerisini göstermelidir.

Sorunlarla ve ortaya çıkan engellenmelerle baş etme iradesine sahip olan insanın esnek uyumluluk hali sayesinde sağlıklı bir ruh halinin yakalanması mümkün olabilmekte.

İnsanların yoğun iş ve sorumluluk temposunda kendine ayıracak zamanları ve uğraş alanları olmalıdır. Müzik, sinema, spor dalları, gezintiler, seyahatler, tatiller vb. gibi sosyal etkinlikler hayatı renklendiren donanımların parçalarıdır. Eğlendirici, dinlendirici ve kendini geliştiren etkinlikleri hayatımızın köşe taşları haline getirmenin çabaları olmalıdır.

Yaşanan toplum yapısı ve ortama uygun kültürel hayat tarzına aykırı hareket ve eylemlerin bizi hayata karşı soğutacağı da bir gerçek. Toplumsal yapının parçaları olan aile ve iş olanakları, sosyal kimliğin aitlik hissine dayanan unsurlarıdır. Toplumdan ve insanlardan kopmamak, sosyal gruplar içerisinde yaşam alanlarımızı zenginleştirecek ilişkiler ağına sahip olmakla gerçekleşecektir.

Ruh sağlığının korunması, birey ile toplumsal yapının arasında yakalanan dengelenmenin varlığıyla ve sağlıklı iletişim imkânlarıyla sağlanır. Kişinin kendisini diğer bireyler gibi görmesi ve özdeşim kurarak hayat sürecine tatmin olabileceği uğraş alanları eklemesiyle geleceğe güvenle bakmanın fırsatlarını yakalayabilir.

Zamanımızın en büyük eksikliklerinden birinin iletişim yetersizliği veya eksikliği olduğuna şahit oluyoruz. İnsanların birbirini anlamasının ve ilişkilerde olumlu tarafların ortaya çıkmasının temelinde kişilerin niyetleri ağır basar. İhtiyaçların giderilmesinde ya da günlük yaşam koşullarında aynı ortamı paylaşanların birbirini anlama, sağlıklı iletişimle uyumlu kanallar yakalama gayretinin yetersizliği görülebiliyor.

Anlamadan veya bilmeden girişilen davranışların sonucu yıkım getirebilmekte. Niyetler bilinmeden ve karşılaşılan durumlarda amaçların ne olduğu anlaşılmadan, peşin hükümlü olmak genellikle insan ilişkilerinde çatışmaların ortaya çıkmasını sağlayan etkenleri tetiklemektedir.

Sağlıklı bir iletişim ortamı yakalamak…

Günlük yaşamda uğraşabileceğimiz bir takım sosyal etkinlikler bularak uygulamaya geçirmek…

Diğer insanların düşüncelerini ve yaşam tarzlarını göz önüne alarak herkese değer vermenin hassas noktasını yakalamak…

Saygının ve insani hakları gözetmenin gereklerini yerine getirmek…

Karşılaşılan sıkıntılara ve sorunlara akılcı çözümler üreterek içe kapanmaktan veya kaçış düşüncesine sahip olmaktan sıyrılma düşüncesi sayesinde ruh sağlığının sağlam temellere dayanacağı kesin.