OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI (2)

 

Ak Parti dönemiyle birlikte Türk dış politikası; kendini her alanda ve her platformda etkin bir şekilde geliştirme, uluslararası konjonktürde milli çıkarlarımızı daha etkili bir şekilde duyurma ve ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarma stratejilerini izlemeye çalışmıştır.

 İki kutuplu dönemden sonra Türk dış politikasında görülen çok boyutlu bir diplomasi uygulamasına geçilmiştir. Türk dış politikası, çok boyutlu diplomasi ile Turgut Özal döneminde tanışmıştır.

Türk dış politikasında izlenen dengecilik politikası da Soğuk Savaş'ın ardından büyük güçler arasında bir denge arayışı olmaktan çıkıp Batı, Avrasya ve Ortadoğu bölgeleri arasında dengeli bir dış politika arayışına dönüşmüştür.

Bu yaklaşım çerçevesinde Türkiye, bölgesinde ve dünyada bir yandan yaşanan 11 Eylül saldırısı, Amerika'nın Afganistan'ı ve Irak'ı işgali gibi istikrarsızlık, bunalım ve huzursuzluk yaratan tehditlere karşı barışçı, diplomatik ve yapıcı bir politika izlerken diğer yandan Avrupa Birliği'ne katılma çabalarını sürdürmektedir. Ama bilinmeli ki Türkiye, ilelebet Avrupa Birliği'nin kapısında beklemeyecektir.

Bu çerçevede Türkiye, Şanghay İş Birliği Örgütü gibi uluslararası ve küresel kuruluşlara olan çabalarını artırmalı ve Avrupa Birliği'nin bu uzlaşılmaz tavrına karşı bir denge politikası izlemelidir.

 Ak Parti hükümetleri, içinde bulunduğumuz 21.yy.da politikalarını doğru bir zeminde sürdürerek ülkenin iç ve dış politikasını çağdaş dünya ile bütünleştirme hedefine yöneltmiş, özgürlüklerden hiçbir şekilde taviz vermeyerek halkın ve ülkenin güvenliğini sağlamaya odaklanmıştır.

Türkiye; muasır medeniyetler seviyesine ulaşma konusunda kendini geliştirmeye ağırlık verirken, 'dengecilik' politikası çerçevesinde de Ortadoğu ve dünya ülkeleri arasındaki ilişkilerini olumlu bir seyirde arttırmaya çalışmaktadır.

Ak Parti hükümetleri döneminde Türkiye, önceki dönemlerle karşılaştırılamayacak başarılar elde etmiştir.

Önceki dönemlerle Ak Parti dönemi arasındaki en önemli fark, siyasetçilerle dışişleri bürokrasisi arasındaki iletişim kopukluğunun akademisyen danışmanlar tarafından kapatılması ve ağırlığın hükümet ve siyaset tarafına kaymış olmasıdır ki, bu durum karar alma mekanizmalarına daha önceki dönemlerde görülmemiş bir dinamizm kazandırmıştır.

Bu dönemde iç politikada çeşitli ırklara mensup vatandaşlarımızla ilgili önemli gelişmeler elde edilmiş, ülkemizin birlik ve bütünlüğü sağlanmaya çalışılmıştır ve bu konuda önemli adımlar atılmaya etmektedir.

Ülkemizin hem bölgesinde hem de uluslararası alandaki kuruluşlarda etkinliğinin artmasını ve ülkemizde birlik ve bütünlüğün sağlanması konusunda daha çok başarı elde edilmesini temenni ederim.