OLAYLARA DUYGUSAL BAKMAMALI (1)

Olaylara tümüyle duygusal bakmamalı. Sadece akılcı davranmak ve mantık arayarak olayları-insanları değerlendirmek çatışma yaratabilir.

Sadece duygusal yaklaşım sergileyerek yaşam alanımıza giren her şeye duygu güzüyle bakmakta doğruları ve gerçekleri yansıtmayabilir.

Önemli olan olaylara, durumlara, kişilere ve zamana-şartlara göre tavır sergileyebilmek.

Karşılık beklemeden yaşamanın becerisini gösterenlerin hayal kırıklıkları daha azdır.

En önemlisi de “Etiketçi olmamak” tır.

Yani özgünlüğümüz olmalı, değişim ve gelişimin hayatımızı her geçen gün farklı yönlere çektiğini fark etmeliyiz.

Yolu da çalışmak ve emek sarf etmekten geçer.

Çünkü mutluluğu ve huzuru yakalamanın yolu farklılıklara adapte olmaktadır.

Farklılıkları kabul etmek, kişinin kendisiyle olan uyum sürecinde çatışmaları veya nefret duygularına yol açan etmenleri ortadan kaldırır.

 Kendisi ile barışık olan ve kendisiyle uyumlu olan bireyin sosyal birliktelik ruhu ile sorunu olmaz ve toplumsal yapının tüm parçaları ile dayanışma bilinci yakalama fırsatı bulur.

Kendisi ile olduğu gibi toplumsal bireyler ve yaşam alanları ile çatışma yaşamama adına huzur ve mutluluk yakalamanın yolu kişinin “Bilmediğini kabul etmek” ve “Öğrenmeye her yönüyle açık olmak” ilkesinden geçer.

Kendine zaman ayırmak, kendi kişisel gelişimini sağlayacak emekleri harcamak, bilmediğini öğrenmenin çabasıyla eksik yönlerini tamamlama fırsatları kollamak bireysel bilinç ve toplumsal şuur için insana sorumluluk veren etkenlerdir.

“Niyet okuyuculuk yapmak” yapılan hatalardan bir tanesi.

Niyet okuyuculuk, olmayanı veya düşünülmeyeni, olmuş veya düşünülerek uygulanmış kabul ederek yanlış kanaatlere kapılmak anlamına gelir.

Sonu pişmanlıklar doğuran ve nefret yaratan art niyetli davranışların kökünde kin, nankörlük, aşırıya kaçma, hainlik dürtüleri yatar.