MÜKEMMEL

İnsan mükemmel mi?

İnsanın mükemmel sınırlara ulaşması mümkün mü ya da bedensel özellikleri, akıl ve irade yeteneği, ruh kuvveti, sosyal varlık olma ve topluluk içerisinde bulunma kabiliyetiinsanı ne kadar mükemmel yapıyor?

Kusursuz olmak mümkün mü?

Bir robot misali belirlenen otomatik hareketleri sergilemek insanı ne kadar mükemmel yapabilir? Kusursuz olmak ile mükemmel olma aynı manayı mı taşıyor?

İnsan ve onu merkez kabul eden varlık sistemi mükemmel olandır.

Gerek ilahi bilgimiz gerekse maddi gerçekliğimiz itibariyle mükemmel bir organizmaya sahip olarak karşımızda duran insan potansiyelinin var olma gerçekliğini taşıması tartışma götürmez gerçekliği bize işaret ediyor. İnsan mükemmel bir varlık bilincinin ruh ve madde birliğinde yaşam alanlarında hayatını sürdüren mutlak bir birleşimdir.

Sadece insan değildir mükemmel olan… Çevre elemanları, canlı ve cansız unsurlar, yaşam alanlarının diğer parçaları da uyumlu bütünlükleri ile mükemmel bir hayat sürecinin yaradılış felsefesine anlam katan etmenlerdir.

Mükemmel bir sistemin varlığını sorgulamak saha sağlıklı. Çünkü organik yapısıyla evrenin küçük bir modeli olan insan varlığı, mükemmellik oranının üst sınırlarında akıl üstü bir var oluş ortaya koymakta. Mükemmel bir var oluş, ama akıl ve iradenin yanlış-eksik kullanılması ile kendi kaderine yıkımlar katmayı ilke haline getiren de insanın kendisi.

Mükemmel, kusursuz demek değildir. Çünkü insan kusur işlemeye müsaittir. Mükemmel ve kusursuz olan insan dışındaki çevre, varlık, dünya, işleyen düzenli sistemdir. Mükemmel olanı bozan, aklını ve iradesini, sahip olduğu yetenekleri ve kötülük dürtüsünü hatalı kullanmaya çalışan insandır.

İnsan mükemmeli bozmaya çalışan olmamalı, kusursuzluk taşıyan varlığını iradesi ve aklı ile bir manaya yükleme bilincini taşımalıdır. Çünkü insan isteği dışında başlayan bir ömrü sürdürmekte ve yine isteği dışında son bulacak bir yaşamın merkezinde bulunmaktadır.

Yaşamının anlamı mükemmel olan varlığını yaşama arzusuyla doldurmak ve mutluluk olduğundan,insan açısından kendisini değerli konuma getirecek hayat şuurunu kaybetmemek için çaba göstermek asıl amacı olmakta.

Mükemmel olan insan ve çevre elemanlarıdır, bozucu olan ve kusursuzluğu ortadan kaldıran da insan olduğundan, yapılması gereken şey sadece sahiplenmek ve sürdürmeye çalışmak olmakta. Çünkü insan için mükemmel olan ailesidir. Yaşam hakkıdır, varlığının hayat bulan mutlak enerjisidir. Çocuğudur ve akılı, iradesi ile benliğidir.

Kullanmasını bilmek, yaşam alanlarında değer kabul etmek, mutluluk için iyiden yana eylemlerde bulunmak ve aitlik duygusu ile canlılık özelliğini sürdürmek asıl olandır.

Örneğin mükemmel olan insanın ürünümakine ve teknolojik araçlar kusursuzdur. El yapımı ve belirlenen işlevi yürütme adına görevini yapan bir sistematik yapı var. Tanımlanan görevi yerine getiren araç ve makineyi kötüden yana kullanmaya çalışacak olan da yine mükemmel özelliklere ve donanıma sahip insandır.

İnsan ve canlıların yanında var olan diğer tüm unsurlar, yaratıcı gücümüzün (ilahi gücün) maddeye verdiği şekil ve yüklediği kontrol mekanizması ile hareket imkânı sağlayan enerji sayesinde mükemmel olanı ve kusursuz olanı karşımıza çıkarmaktadır.

İnsan madde, yani felsefi manada form olan, daha sonra şekil verilen bir el ve güç ile ortaya çıkan, canlı veya cansız olarak varlık kazanan, zaman ve mekân olarak belirli bir olgunluğa, gelişime ve değişime uğrayarak kâinattaki yerini alan aşamaların nihai sonucudur.

İnsana tanımlanmış ve insana göre bir işleyiş sağlanmış olan mükemmel sistem ortada dururken, iyi ile kötüyü ayırt etmeyi beceremeyenlerin kusurlu davranış ve düşünceleri mükemmel ilkeleri silen sonuçları doğurmakta.

Birey tek başına bir değer değil, sosyal ve ruhsal gelişim evrelerinin sağladığı gelişimlerle kendi varlığının ve etrafındaki değerlerin bilinciyle mükemmel sistemi ayakta tutmayı becerecek olandır.

Kendi maddi ve manevi zenginliğimizin, çevremizdeki güzelliklerin farkında olmak mı, beklentilere kapılarak paket uygulamalarla hayat modelleri tasarlamak mı özgürlüğümüzü ve serbest eylem tarzlarımızı doğurmaktadır?