MADDİ ORUÇTAN MANA ORUCUNA

Ramazan ayı her ne kadar şekil olarak açlık ve susuzluk gibi görünse de hakikatte öyle değildir. Ramazan hakikate açılan bir kapıdır. Bakmayı değil görmeyi bilenler için büyük bir mana âlemi barındırır içinde.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)  bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor:

  Kim yalan söylemeyi, yalanla iş görmeyi ve cehaleti terk etmezse, Allahın onun yemesini ve içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur.( Buhârî, 1903)

Demek mana orucu istiyor Allah bizden

Ağzımızı sadece yemeğe suya kapatmamızı değil, yalana iftiraya, çirkin sözlere de kapatmamızı,

Midemizi besinlere kapattığımız gibi gözümüzü, kulağımızı ve dilimizi de harama kapatmamızı emrediyor.

Bize orucu emreden Allah gözünle harama bakma, kulağınla haram işiteceğin yere gitme, dilinle haram konuşma, gıybet etme diyor .

Mana orucu istiyor Allah bizden

Sofraya Bismillah ile oturur, hamd ile kalkar bu orucu tutan.

Boyun eğer Rabbine, oruç tutmak onun yüreğini cıvıl cıvıl sesli kuşlarla doldurur.

Sevinir Rabbinin bu emrine. Mükâfatını ondan bekler. Rabbiyle karşılacağı gün senin için oruç tuttum Ey Rabbim! Benden istediğin mana orucunu tuttum diyeceği günü sabırsızlıkla bekler.

Farkındadır ona yüklenilen emanetin, değerinin ve kıymetinin. Emanetini öyle bir saklar ki toz kondurmaz ona.

Gündüzünü uyumakla değil yatmış olduğu derin uykudan her gün biraz daha uyanmakla geçirir.

Açlığa ve susuzluğa sabrettiği gibi dertlerine, hastalıklarına da sabretmesini bilir.

Gerçek pehlivanın öfkesini yenen kişi olduğunun farkındadır.

Rahatı ve rehaveti öbür âleme bırakmıştır. Koşuşturur o Rabbi için.

Rabbine verdiği sözleri eyleme dönüştürür.

Yargılayan değil, davet edendir o. Peygamberi ahlakla kuşanmıştır.

Tebessümün sadaka, selam vermenin sünnet olduğunu bilir.

Yardımına koşar, ihtiyaçlarını giderir kimsesizin, komşusunun, kardeşinin.

Onun iftar sofralarında misafire ve muhtaca da yer vardır.

 Başını okşar yetimin ve

 Farkına varır hatalarının, günahlarının, acizliğinin, açar ellerini Rabbine:

Hz. Yunus gibi senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum. der

Hz Eyüp gibi sen merhamet edenlerin en merhametlisisin ya Rabb.

deyip pişmanlığını dile getirir onu yaratana ve der ki:

Ey Rabbim!

Affet beni, kendine kul kabul et, imanla yeniden, yeniden dirilt aklımı, kalbimi ve ruhumu.