Şerafettin dağları ,Murat nehrinin kuzeybatısından yükselir.Dorukta yükselti 2544 metreyi bulur.Gün ,usul usul dağın koynuna girerken nehirden Musyan’a dek yayılan ovayı yorgun ışıklarıyla doldurur.Işıkların boyu Merga Sir’in altındaki tepeye dek uzar.
Günün bu akşam serinliğinde sol koltuğunun altında boynuna bir muska asılmış horozu,sağ elinde kazmasıyla bir adam tepeye çıkar.Köylünün ‘Küp Küp Bedri’ dediği defineci Bedri, kendini bu tepede define olduğuna inandırmış veya insanların eğlence olsun diye yönlendirmesi sonucu bununla kafayı yakmış biri.Sayrek’teki çocuklar Bedri’nin tepeye çıkacağı vakti ezberlemişler.Bedri geçerken gizlendikleri yerden aniden ortaya çıkar, Bedri’nin peşine takılırlardı.Bir dörtlük tutturmuşlardı Bedri’ye dair:’Kupo Kupo Bedri/Bıné şu herdi/Kup ha ser yeni/Kıc Sayrek hé péni’(Küp küp Bedri/Biraz yavaş git/Küp, kaynağın üzerinde/Sayrek’in çocukları arkanda.) Bedri dönüp çocuklara tehditler savurur,onlar da Bedri’nin zararsız olduğunu bildiklerinden bu tehditlere aldırış etmez,takılmayı sürdürürlerdi.Fakat bir süre sonra bu oyundan sıkıldıkları için Bedri’yi kendi haline bırakırlardı.
Küp Küp Bedri,tepeye vardığında koltuğunun altındaki muskalı horozu yere indirip ‘kış’lardı.Horozun durduğu yerleri işaretler,sonra da define bulma umuduyla buraları kazardı .Ama kazmaların hiçbiri netice vermezdi.Bedri geldiği yoldan boynu bükük köye dönerdi.
Yaz ortalarıydı.Hüsoların Kerim,Diyarbakır’dan köye halasını ziyarete gelmişti.Akşamları hala çocuklarıyla yapılan şakalaşmaların kahkahaları eve tarifsiz bir neşe,yaşam kaynağı canlılık getirirdi.Sabriye Hala da hoşkeyif olup gülerdi.
Hala çocuklarından Cahit,Kerim’e ‘Küp Küp Bedri’yi anlattı. Bedri’yi çağırtıp ona şakalar yapmayı önerdi.Hemen bir plan yaptılar.Kerim,Erzurumlu derin bir hocaydı.Ötelerdeki köylerden birine tayini çıkmış,geceyi burada geçirdikten sonra yarın sabah köyüne gidecekmiş.Bedri,Kerim’i tanımadığı için de planın gerçekleşme ihtimali yüksekmiş.
Çocuklardan birini Bedri’ye gönderdiler.Yarım saat sonra ‘Küp Küp’ odadaydı.Cahit söze başladı.’Bedri Amca!Bu sedirde oturan büyük bir alim ve cami hocasıdır.Düşündük ki senin define aramana belki faydası olur.Yalnız Zazaca bilmiyor.Biz konuşmalarınızı tercüme edelim,öylece anlaşırsınız.Bedri,baş hareketiyle söylenenleri onayladığını belirtti.Kerim önceden hazırlanmış matematik kitabını çıkarttı.Bedri’yi yanına çağırdı.Kitaptan üçgenlerin,doğru parçalarının yer aldığı bir sayfa açtı.Bir üçgeni gösterip:’Bedri Efendi,burası Alep Tepesi denilen bir tepe.Var mı bu köyde öyle bir tepe?’ Cahit soruyu Zazacaya tercüme etti. (Devamı yarınki sayıda)