İNTİHAR VE SON NOKTA - 2

İntihar konusuyla alakalı en geniş kapsamlı araştırmayı ünlü sosyolog Emile Durkheim yapmıştır. Onun yaptığı intihar nedenleri sınıflaması 3 kritere dayanmakta:

Kişisel ve bireysel nedenlerin, kişi merkezli psikolojik kaynaklı ağır bastığı Bencil (Egoistik) İntihar türü; Kişinin ailesiyle-toplumla olan güçlü bağlarının kopması ve kişinin topluma olan bağlarının zayıflaması ile ortaya çıkabilen Elcil Altruistik) intihar çeşidi; İntihar nedeninde belirginliğin olmadığı, nedenin kişisel olabileceği gibi toplumsal kaynaklı da olabildiği belirsiz bir yapının hâkim olduğu Anomik İntiharlar…

Toplumda meydana gelen değişim ve olaylar bireyin yaşam biçimiyle zıt düşünceler meydana getirmektedir.

İntiharların yaş dönemlerine bağlı olarak, değişik sınıflara ayrılarak meydana geldiğini biliyoruz. Yine bu sınıflandırmayı maddeler halinde sıralayacak olursak:

Çocuk intiharları, Ergen ve genç intiharları, Yetişkin intiharları, Yaşlı intiharları…

Öncelikle bu dörtlü ayrımın içinde en önemli göze çarpan yaş sınıflandırması “Ergen ve Genç İntiharları” dır. Her ne kadar bazı üçüncü tip “Yetişken İntiharları” göze çarpsa da özellikle genç kesimde intiharların daha yoğun olduğu tespit edilebilmekte.

Kırdan kente göç edenlerde kültürel ortam değiştiğinden, sonu intihara varan çeşitli uyum sorunları görülebilmekte. Herkesin birbirini tanıdığı, yüz yüze ilişkilerin hâkim olduğu, yaşamı geleneklerin şekillendirdiği, aynı duygu ve inanç birliği bulunan insan gruplarından, yaşamı resmi kanun ve kuralların şekillendirdiği bambaşka bir ortama girmek insanları intihara sürükleyebiliyor.

İşsizlik, aşırı göç, genç potansiyelin sosyal etkinlik eksikliği, okul alt yapısındaki sorunlar, kır-kent kültür çatışmasının giderilmemiş olması, aşırı nüfus, barınma sorunları, çok çocuk sahibi olma düşüncesi, kentin alt yapı sorunları vb. gibi etkenler insanların zihninde türlü soru işaretleri oluşturmakta ağırlık kazanıyor.

Özellikle kır-kent kültür çatışması ile muhatap olan genç nüfusun beklentilere cevap bulma hususundaki arayışları sonuçsuz kalınca, zihinlerde çaresizliğin önlenemeyen umutsuzluğu ile bir takım çözüm kanalları üretilmekte, seçilen yollardan intihar olgusu da bu sonucun bedeli en ağır ödenen şekli olarak ortaya çıkabilmektedir.

İntihar sınıflandırmasında ikinci sınıflama intihar grubunu oluşturan gençlerin, kültür çatışmasını yaşamalarını önlemek en önemli tedbirdir. Bu maksatla sosyal ve sportif etkinliklerin arttırılması, özellikle okullarda özendirici çalışmaların programlandırılması gerekiyor. Uğraşacakları alanlar (mesleki gelişim programları, spor çalışmaları, kültürel faaliyetler, gezi-ziyaret, eğitim etkinlikleri vb…) bulmak alternatif olabilir.

Neden genç kızlar?

Tek cevap: Aile baskısı ve çok çocuklu ortamda aradığını bulamayan genç kızın toplumdan almaya çalıştığı intikamı kendine yönlendirmesi.

Kendini ifade etmekten, aile baskısına; Okula gidememekten, sosyal faaliyetlerden yoksunluğa; Maddi sıkıntılardan, bağlılık duygusunun tatmin edilememesine kadar geniş bir yelpazede dalgalara kapılan genç kız intiharlarına, gelecekle ilgili beklentilerin korkulara dönüştürülmesi olgusu eklenince, canlı bedenin faaliyetlerine son verme alternatifi kaçınılmaz sonuç olmakta.

Genç nüfustaki intihar düşüncesinin (Ölümle sonuçlansın veya sonuçlanmasın) temelindeki etkenin bağlılık hissinin cevap bulamaması olduğunu vurgulamak lazım. Temelde aile baskısı (Kız-Erkek aynı kategoride) daha sonra karşı cinsle olan ilişkilerde yaşanan problemler hemen yerini hayattan kopma fikrine bırakmakta.

Doğu kültürünün ve geleneksel yapının zorunlu uygulamalarından biri olan ve Töre kalıbı ile kaçınılmaz bir sonuç olan “Zorla Evlendirme” konusu tek başına bile intihar olayını meydana getiren bir etmen. Bilinmeyen, tanınmayan ve bir ömür boyu beraber yaşamaya mahkûm edilen intihar etme adayı gencin evliliğinde ortaya çıkan problemleri ortadan kaldıramadığı durumlarda ne yapmasını beklediğimizi sormak istiyorum.

Hiç bir genç (Kız-Erkek) tanımadan, yakınlık kurmadan, kumar oynarcasına bir ömür yaşayacağı birini sadece büyüklerin istemesi nedeniyle evlenmek istemez. Evlenmek ve birisiyle bir ömür geçirmek seçilecek ve uyum sağlanacak biriyle olur. Kimsenin, törenin kalıplaşmış zorunluluğunu ortaya koyarak cinayet işlemeye hakkı yoktur.

Toplumdaki bu gelenekçi düşünce tarihe gömülmeyi çoktan hak etti. Çünkü boşanma olaylarının arttığı toplumsal yapımızın dokusu, sağlam temeller üzerine kurulmayan evliliklerin sebep olduğu bozulmalarla dolu örnekleri karşımıza çıkarıyor. Boşanma gerçekleşmesi bile aile içi kavga ve şiddet gösterileri yaşamlara darbe vuran sonuçları önümüze koyuyor.

İnsanlar sadece iş sahibi olmak için okula gitmez. İnsan eğitimi sadece bir yerlere gelip-statü kazanmak için olmaz. Bedensel ve zihinsel gelişim ancak eğitim ile olur. Okul ise bu eğitim sürecinin en önemli saç ayağıdır.

Sosyal etkinlikler en çok okul çatısında gerçekleştirilir. Okul hayatından mahrumiyet gençlerde intihar olayı için bir etken. Hayata bağlanma nedeni-nedenleri çoğaldıkça insan bedeni canlılık kazanır. Bu sebepler birçok unsurdan oluşur. Aile, çevre, çocuk, iş, para, arkadaş, spor vb… gibi unsurlar bağlayıcılık kriterleridir. Yalnızlaşan, içe kapanan, Durkheim’ in tanımıyla Anomik nedenlere dayanan kişi intiharı seçecektir.

Ekonomik-maddi problemler genç yaşlı herkes için potansiyel bir intihar nedeni. Maddi sıkıntılar tüm dünyada sebebi bulunmayan en önemli hastalık. Erkeklerin maddi sıkıntılardan dolayı çektiği sıkıntılar bir yana kızların-kadınların bu sıkıntılardan dolayı etkilenmeleri ve parasızlığı yaşamaları zihinlerinde çözüm olarak kaçma düşüncesini, yani intihar etme düşüncesini doğurmaktadır.