HAYRET

 

Akıl erdiremediğimiz çok şey var. Yaşam öncesi ile sonrası, metafizik olaylar, ruhun varlığı, akıl ve irade gücünün görülmeyenleri, madde ve enerji birleşimi insanın yaşam sürmesi gibi…

Aklın kabul etmediği ve insanı aşan sınırların ötesinde olanlar ile günlük hayat içerisinde normal olan dışında ortaya çıkan tüm olaylar, etkenler ve durumların bizdeki karşılığı “Hayret” duygusudur. Hayret dürtüsü veya hayret duygusu yaratan uyarıcılar insana garip gelen ve alışılmış olmayan tüm şaşkınlık hallerini kapsar.

Beklenmedik veya normal gelmeyen şeylerin sebep olduğu şaşkınlık, yarattığı garipsemedir.

Bilgi eksikliği, cehalet, önceden bilinmeyen, alışık olunmayan, akıl ve bilinç dışı olan hayret duygusunu artıran temel insani nedenlerdir. Önceden uçak görmeyen veya ilk kez uçağa binen birinin içinde bulunduğu şaşkınlık, garipseme ve kabul edememenin verdiği duygu yoğunluğunun tek tarifi hayret etmektir.

Çünkü yüzlerce insanın bir makine içerisinde 10 bin Fit yükseklikte ve 1 saatlik zaman diliminde, 1000 kilometre kat etmesi olağan gelmeyen ve hayret uyandıran bir durumdur.

Bilgi eksikliği ile veya önceden tecrübe edilmemiş, yaşanmamış bir durum karşısında psikolojik yapımızda oluşan garipsemeler, olağan hayatımızda ve yaşam alanlarımızda yaşanan sosyal ilişkilerde de ortaya çıkan unsurları da işaret eder.

Örneğin insanların sergilediği davranışlar, eylemler, sebep oldukları olaylar veya normal kabul edilemeyen sosyal hareketlerin tamamı, bizim önceden yaşamadığımız için garip gelmesinden dolayı mı, yoksa tüm eylemlerin ve düşüncelerin farklı tiplerdeki insanlar tarafından yapılması mı bize anormal geliyor?

Fark edilmesi gereken nokta bilinmeyen veya ilk defa karşılaşılan durumların verdiği hayret duygusunun aslında anormal olmadığıdır.

En büyük hayretler teknolojik ve bilimsel çalışma ürünü yapılanmanın insana katkı sunan gelişimlerinde yaşanmakta. Yeni icatlar, yeni keşifler, yeni bilgiler, yeni araçlar ve makineler ile insan beyninin ileri teknolojik donanıma sunduğu katkının sonucu ürünlerin neden olduğu değişimve gelişimdir hayret uyandıran.

Bir de toplumsal yapının işleyiş düzeninde, sosyal ilişkiler ve yaşam alanlarının kaçınılmaz diyalog ortamlarında sıradan insanlar açısından normal veya anormal kabul edilerek hayret uyandıran yaşantılar-olaylar var. Ekonomik ihtiyaçların giderilmesinde, eğitim alanında, alış-veriş etkinliklerinde, yönetim mekanizmalarında, aile-akrabalık hayatında, arkadaşlık ve iletişim kurulan bireyler arasında hayret uyandıracak gelişime ve değişimler hayatımızın olağan şeyleri durumunda.

İlahi alan ve inanç sistemlerinin uygulanan etkinlikleri, siyasi ve idari işleyiş ile resmi kurum-birey arası etkileşimler normal düzen anlayışı veya kültürel değerler dışında ise anormal olan durumlar ortaya çıkarak hayret duygusunu körüklemeye başlıyor.

Hayret edilen şeyler genellikle beklentilerle alakalıdır. Beklentilerimiz ve istekte bulunduğumuz, olmasını istediğimiz şeylerin gerçekleşmemesi, sonuca ulaşmamamız da bizi hayret duygusuna sevk eder. Çünkü bakış açımız, hayata dair beklentilerimiz, insanlarla olan iletişim kanallarımız, aile ve çevre ortamlarımızın bizim tarafımızdan olması gereken yansımaları vardır.

İnsan, olması gerekeni kendi değerleri, beklentileri ile sonuca ulaştırırken, başkalarının ne düşündüğü veya toplumsal yapı ile ilgili doğru-yanlış sonuçlara yol açabileceği ihtimali önemli değildir. Önemli olan bizde hayret duygusuna yol açmadan, her şeyin bize uygun olarak sonuçlanmasıdır.

Doğru veya yanlış olma ihtimali insanın yaşamına, beklentilerine, değerlerine, psikolojik dünyasına, düşüncelerine uygun olduğu kadar önemlidir. Bu durumlara uygun olmayan ve beklentileri aşan durumlarda hayret duygusu canlılık kazanır.

Seçim sürecinin garipsenen sonuçları, ekonomik krizlerin yarattığı artışlar ve pahalılık, insan ilişkilerinde ve iletişimde yaşanan sıkıntılar ve ikincil-resmi ilişkilerin yoğunluğu, trafikte rastlanan aykırılıklar ve karşılaşılan kazalar, aile içi yüzeysel ilişkilerin neden olduğu sarsıntılar gibi sayılacak pek çok olay-durum hayret duygusunun doğuşunda etkenler olmakta.

Fark edilecek noktalar, bizim dışımızda başka bireylerin olduğu ve diğer duygu-düşünce sahibi insanların da eşit şartlarda yaşam sürdürdüğüdür. Aynı düşüncede olmak, aynı inancı paylaşmak,ihtiyaç sahibi olmak, yaşamı kaliteli hale getirmeye yönelmek, önem ve değer verilen biri olmak, meslek sahibi olarak yüksek gelirelde etmek gibi beklentiler bize uygun olmadığı için hayret duygusuna kapılmanın bir manası yok. Kabul etmek ve benimsemek değer yaratır.