İHD, öncülüğünde Kayıp yakınları tarafından düzenlenen Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın eylemleri 612. Haftasında da devam etti.
Gülistan caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelen Kayıp yakınları 1980 yılında Kars’ta kayıplara karışan Mahmut Kaya’nın akibeti soruldu.
Kayıp yakınları adına basın açıklamasını İHD şube yöneticisi Reşit Çetinkaya okudu. Çetinkaya açıklamasında şöyle dedi; “Mahmut Kaya, Maraş Katliamının 2.Yıldönümünde üzerinde ‘Maraş Katliamının Hesabı sorulacaktır’ yazılı bir pankartı Kars ili merkezinde astığı sırada gözaltına alındı. 23 Aralık 1980 gecesi gözaltına alınan Kaya, Sıkıyönetim Komutanlığınca Siyasi Şube Müdürlüğüne tahsis edilen sorgu birimine götürüldü. On gün boyunca sorgulanan Kaya, ağır işkencelerden geçirilerek katledildi.
Onun gözaltına alındığına dair tüm kayıtlar ortadan kaldırıldı. Yaşlı babası Emniyet Müdürlüğü’ne ve Sıkıyönetim Komutanlığı’na başvurdu. Vali ile görüştü. Ancak girişimlerde bulunduğu tüm yetkili mercilerden aldığı yanıt “Mahmut Kaya adlı şahıs gözaltına alınmamıştır’ şeklinde oldu. Bütün kayıtlar yok edildi ancak Mahmut’un katledilmesine tanık olanlar, çıkarıldıkları mahkemede yaşananları anlattılar ve suç duyurusunda bulundular. Ama Mahmut’un gözaltına alındığı hep inkar edildi. Mahmut Kaya ile aynı hücrede tutulan, birlikte işkence görenlerden Hüseyin Makal isimli yurttaş, konu ile ilgili kurulan meclis araştırma komisyonundaki tanıklığında şunları belirtti:
“Gözaltında Mahmut’la karşılaştım. Yerde yatıyor ve bir şeyler mırıldanıyordu. Polisler her kımıldadığında, yanına yaklaşıp onu tekmelediler. Ayaklarının altı paramparçaydı. Yüzü ise tanınmayacak haldeydi. 2 Ocak’ta beni salondaki masaya zincirle bağladılar. Mahmut’u da yanıma yatırdılar. Gece yarısı Mahmut’un nefes alışı ağırlaştı. Polisler bizi onun yanından uzaklaştırdılar. Mahmut biraz sonra öldü. Polisler dışarıda nöbet tutan bekçiyi çağırdılar. Bekçi biraz sonra elinde beyaz bir çuvalla dışarı çıktı.
“Yine tanıklardan Davut Aksu ise ifadesinde şunları belirtti: “Mahmut’a uzun süre yoğun işkence yapıldı. Belden aşağısı simsiyah olmuştu. Derileri çekildiğinde kopuyordu, yaraları kangrene dönmüştü. Saat üç sıralarıydı. ‘Bitlis’te beş minare’ diye bir türkü mırıldandı. Ağzından su geldi ve yanımda öldü. Nabzını kontrol ettim, atmıyordu. Bizi içerideki başka bir odaya aldılar’ Zekiye Şen isimli tanık ise “Bana Mahmut’un parçalanmış kanlı giysilerini yaktırdılar” şeklinde ifade verdi.”