EDEP VE HAYÂ

Terbiye…

Kötüden sakınma, iyiye yönelme noktasında ilk basamak.

Sınırları bilmek ve bireysel sınırları diğerinin sınırlarına zarar verecek hale dönüştürmemek.

Utanma hissinin canlılığı ve namus anlayışını koruyucu duyguları yaşama aktarma çabası…

Ahlaki davranışları sergilemek ve çirkinlik yaratan hareket ve eylemlerden sakınmanın hassasiyetini göstermek…

Terbiye, yetiştirme anlamına gelir. Yetiştirme kavramının içeriğinde de eğitim verme, yetenek ve becerilerini geliştirme, bilgi aktarma, saygı kurallarını yükleme, utanç verici eylemlerden uzak kalacak edep ilklerini öğretme, ahlak ve görgü kurallarını özümsemeyi sağlama konusunda insanı yaşam sürecine katan donanımları edinmesini gerçekleştirmek manasına gelir.

Günümüz kavram dünyasının Terbiye sözcüğüne kattığı en önemli sorumlu anlam ise “Eğitim” kavramıdır. Yani kişisel, sosyal, zihinsel gelişim konusunda bireyi toplum hayatına katmaya yönelik çabaların tümünü işaret eden süreç…

Ahlak, edep, hayâ, sorumluluk, etik ilkeler ve hatta namus anlayışı noktalarında geniş bir tanımlaması olan “Terbiye” kavramının insanların Ruh, Akıl ve İrade’ sinin eğitimi, yönlendirilmesi, kötüden uzak kalması için yüklendiği yaptırımlar, cezalar ve yasaklayıcı kuralları vardır.

Toplumsal uyum kuralları açısından ortak kamusal alanların dengeli hali için terbiye, edep, hayâ duygularının yüklendiği anlamlardan bir tanesi de “Görgü” olmakta. Yani toplumda görülen ve yaşanan tüm olumlu ve istenen eylemlerin diğer insanlarla paylaşılarak yaşanması, ahlak ve etik ilkelerine uygun biçimde kamu alanına yansıtılması…

Toplum içerisinde yüksek sesle konuşmamak, yaşlı-genç ayrımı yapmadan saygı içerikli davranışlar sergilemek, insanları aşağılamamak, alay etmemek, küçük düşürmemek, özel durumları açığa vurmamak gibi sayılabilecek kötü yönlü durumlar görgü kurallarının ve onun uzantısı olan edep kurallarının, hayâ duygusunun sakınılması gereken biçimleridir.

Terbiye kavramının geniş manasında kendine yer bulan “Edep” ve “Hayâ” kendini bilmek, sınırları korumak, hakları ve hukukları gözeterek başkasının özgürlüklerini, düşüncelerini, duygularını istismar etmemektir. Edep olumlu davranış göstermek, güzel ahlak sahibi olmak, erdemli ilkeler edinmek için kötü olandan sakınmayı ifade eder. Hayâ ise utanma duygusu sahibi olma, utanç verici eylemlerden uzak kalma, hak gözetme manalarına gelir.

Dini literatürde bütün bedeni, duygu ve düşünceleri, davranışları günah olandan, haram olandan sakındırma anlamı yüklenmekte olup, yaratılış hikmet ve amacına uygun yaşam modeli belirlemektir.

“Utanma hissi duymadıktan sonra istediğini yapabilirsin” sınırının bilincinde olmaktır, edep ve hayânın sınırı! Özgürlük adı altında ihtiyaç ve zevklerin tatmini için hiç kimsenin kendi çıkarlarını aşağılayıcı ve yıkıcı eylemlere dökme hakkı yok. İnsanlar için aşağılık duygusu yaratacak ve verdiği zararlarla kamusal alanı bozacak davranışlar kişisel özgürlüklerin kullanılması değil, ruhi ve bedeni bozgunculuğun toplumsal hayata aktarılmasıdır.

Unutulan nokta, ahlak ve erdemin asıl özü “Hikmet” ve “İrfan (kültür bilinci, anlama seviyesi)” sahibi olmaktır. İnsanların sahip olduğu edep ve kültür seviyesi iç güzellikleri ile eylemlere yansıdığından, kamu alanında sergilenen davranışlar ile toplumsal ahlak anlayışını ve kültür bilinicini doğuran güzelliklerin ortaya çıkışı sağlanmakta.

Toplumsal yönüyle edep ve hayâ sahibi olmak, yaratılış hikmeti ve amacına uygun, insana yaraşır yaşam mücadelesi verme çabasını göstermektir. Çünkü insan yüreğinin güzellik ve erdem yüklü olması yalandan, iftiradan, gıybetten, nefretten, ızdıraptan, korkudan, kederden ve şüpheden sakınmayı; Diğer yönüyle de hakikati, hikmetli olanı ve adalete yol açan iradeli seçimleri gerektirir.

Toplumsal yapıda meydana gelen yabancılaşma, değerlerin yitirilmesi, insanlar arası yıkıcı davranışlar gibi istenmeyen durumların kökeninde, edep ve hayâ noktasında çekilen sıkıntılar ve ahlaki ilkelerin eğitiminde uygulanamayan eksikliklerin varlığı bulunmakta.

Terbiye ve edep-hayâ eksikliği, insanın değersizliğinin de ifadesidir.

Değer sahibi olmak, edep ve hayâ kavramlarının ahlak ilkeleri ile uyumlu birliktelik yakalaması ile gerçekleşir.