Lat, Menat, Uzza, Hubel ve daha bir çok put,
İnsanların taassupla bağlandığı heykeller,
Taş yığınları,
Müşriklerin Allah ile aralarında aracı kıldıkları sözde uydurma ilahlar,
Binler sene evvel putları yıkan Hz. İbrahim gelmişti.
Var gücüyle vurmuştu baltasıyla putlara,
Yıkmıştı heykellerini,
Darmadağın etmişti Allah’a ortak koşulanları.
Binler sene sonra O’nun nesebinden bir peygamber geldi.
Atası İbrahim’in dosdoğru yolunu takip eden bir nebi,
O da yıktı putları,
Ama sadece taştan heykelleri yıkmakla kalmadı,
Zihinlerdeki, yaşamlardaki, kelime ve cümlelerdeki putları da yıktı.
Aksi takdirde yıkılan putların yerine daha büyük putlar gelebilirdi.
Bir de günümüzün modern putları var.
Belki farkına varmadan uyduğumuz,
İstekleri doğrultusunda yaşadığımız, köleleştiğimiz
Nasıl yıkacağımızı bilemediğimiz putlar.
Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz
Kardeşim İbrahim bana mermer putları
Nasıl devireceğimi öğretmişti
Ben de gün geçmez ki birini patlatmayayım
Ama siz kâğıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini
nasıl sileceğimi öğretmediniz.
Demişti şiirinde Sezai KARAKOÇ.
Bir zamanlar Mekke’nin avlusunu kaplamış olan putlar
Şimdi hayatımızı kaplamış
Okuduklarımızı,
Yazdıklarımızı,
Kelimelerimizi ve cümlelerimizi işgal etmiş durumda,
Farkında mıyız bu putların
Örneğin:
Bir yerlere gelmek için kırk takla attığımız makamlar put değil mi?
Ya yoksul fakir gözetmeden, helal haram demeden biriktirdiğimiz servetlerimiz,
Saatlerimizi, günlerimizi heba ettiğimiz lüks alışveriş merkezleri,
Her sene modası geçmiş diye değiştirdiğimiz ev eşyaları,
İlahlaştırdığımız şahıslar,
Eylem ve söylemlerimizdeki riyakârlıklarımız, da putlarımız değil mi?
Çıkarları için savaş başlatanların, kan ve gözyaşı dökenlerin,
Bilim ve teknolojiyi her şeyin ölçütü, belirleyicisi olarak görüp kalp ve vicdanını kullanmayanların,
Ben bu marka dışında giyemem deyip, eski püskü elbiselerini hayır diye dağıtanların da putu yok mu?
Ve bizleri yolumuzdan alıkoyan, durduran, yönelten en büyük putumuz,
Acaba ne derler, sözü
Yıkamadığımız en büyük putumuz değil mi?
Ne derler değil
Rabbim ne der deyip
Bediüzzaman’ın:
‘‘Hakkın hatırı alidir
Hiçbir hatıra feda edilmez.’’ sözünün farkında,bilincinde
Allah’ı ve O’nun emirlerini dünyaya değişmeyecek, sinesi Allah için çarpan mücahitler lazım.
İbrahimler lazım bize
Tek başına bir ümmet olabilecek.
Alacak baltasını,
Vuracak modern putlarımıza,
Parçalayacak onu özünden uzaklaştıranları.
Mekke’nin fethinde Kâbe’yi gidip, orayı putlardan temizleyen peygamberi gibi içini ve çevresini putlardan temizleyecek,
Zihinlerdeki, kelimelerdeki ve cümlelerdeki putları darmadağın edecek,
Muhammediler lazım.
En büyük makam Rabbinin huzuruna varabilmektir.
Resulullah’a komşu olmaktır diyen şuurlu Müslümanlar lazım bize.
Bize Allah’u Ekber sesini dünyaya duyurmayı gaye edinmiş,
Putlarını yıkmış,
Kalbi Allah’a dönük,
Mekke’nin sıcağında işkence edilirken her zorluğa rağmen yolundan dönmeyen,
Dininden dön diyenlere karşı:
Ahad, Ahad
Allah birdir, Allah birdir deyip bunu kainata haykıran
Bilal-i Habeşiler lazım.