BİZİM ÇOÇUK YOĞURT SATACAK

         Yıl 1959 Batman 5- 6 bin nüfuslu çiçeği burnunda ufak bir kaza, Akyürek sosyetelerin mahallesi, İluh Köylülerin yeri, Site petrol da çalışan mutlu azınlığın cenneti.  Tren istasyonu ve civarındaki yerlerde maaşlı mutlu DDY'nin Malatyalıların yeri, geri kalanlar köylerden gelen fakir fukara.

    İlk baharın bu serin sabahında, koyunlar kuzular meler, İneklerin mandaların bağırışı başkadır, çevre köylere güneş doğuyor, yeni bir bahar günü, Sabahın serin havası, Annesi bizim çocuğu çağırır hayde oğlum, hayde Annenin ciğeri, haydi Annesinin kuzusu, bizim bu sitil yoğurdu alda şu İstasyona veya Akyürek mahallesine getir bir sat,bununla bize yarım kilo çay şekeri, bir paket de Rize çayi al, bundan böyle sabah kahvaltısında oğulcuğuma dışarıdaki odun ve tezekle yanan Kuçıkte bir çay demleyim ki için ısınsın, ha unutmayayım babanın tütün parası.

    Bizim çocuk kalkar zaten gece veya gündüz kıyafeti denen bir şey yok, üstündeki elbise hem gündüzlük hem geceliktir, gündüzün giyindiği gece onunla yatar, kalkar kalkmaz sadece yüz gözüne biraz su, bir de Annesi ona tandır ekmeğinin üstüne serdiği yoğurt kaymağı, bizim çocuk bir elinde yoğurt dolu sitil, diğer elinde kaymaklı ekmekle köyden çıkıp ziyaret tepesini geçer, Esentepeyi de aştığında bakar ki o sonda kalmış, evet bu gün biraz gecikmiş, Köyün diğer çocukları, Hiristiyan Xazal, Yaşlı Sedika, Topal Güle, Dul Helime, Periğan teyzesi ve daha niceleri, yolda sıralanmışlar, kimisi o tozlu yolda Batmana varmış, kimi onlara yetişmek için tabana kuvvet, her kes bir an önce yoğurdunu satıp Köylülerin hep hasret ettikleri, ismini duymuş ama doğru dürüst görmedikleri,  o madeni bir Tl ve iki buçuk TL ile Annelerini güldürme hevesindedirler.

    Bizim çocuk varır varmaz yoğurduna nerde daha iyi müşteri balacığını iyi biliyor. Tren istasyonundakiler bizim çocuğun yoğurdunun tadına varmışlar, hep onun gelmesini gözlüyorlar,  Hebib Çavuş bunlardan biridir, o DDY deki amelelerin çavuşudur, Süreyya hanım evin direğidir kapıda bizim çocuğu karşılar ve hemen yoğurdu içeri alıp bir kaba döker, Habib çavuşun ona bıraktığı paradan üç tane tek TL'yi bizim çocuğun eline sıkıştırır, bizim çocuk oradan ayrılırken kadın ahlakı işte, Süreyya hanım peşinden çağırır, oğlum bahar geldi yoğurt çoğaldı, sen ne zaman bunu iki liraya indireceksin, Bizim çocuğun hoşuna gitmeyen bu lafı hiç duymaz oluyor, çünkü buna da yetkili değildir.

Döner Çarşı başında her taraf toz çamur içinde,  bir Heykel görür, aman buda ne, her kes etrafında dolanmış bir iş için müşteri bekliyorlar, bunlar bizim çocuğun dikkatini fazla çekmez, o Sinemanın adını duymuş birde Sirkler var aklına onlar geliyor, orda sıhirli kızlar, cambazlar, kafesteki Aslanlar, onları  görmek seyir etmek güzeldir, ama yoğurdu üç liraya satmış, onun payına elli Krş. düşüyor, bu sirkin girişi de Elli Kş dir. Bizim çocuk düşünür Ekmek helva mı alayım, yoksa bu Sirke mi gireyim, sonunda karar verir sirke girecek, Annesine ben elli Kş ile ekmek helva yedim diyecek.