BİREY VE TOPLUM



Toplum değişik parçalardan oluşan bir yapıdır. Birey ise toplumun bel kemiği, mihenk taşıdır.

Bireyden gelen bir bozukluk ve bireyden dolayı ortaya çıkan bir sorun bütün toplumu etkiler. Bunun için bir toplumu değiştirmek veya ‘iyileştirmek’ istiyorsanız bunu öncelikle bireyi değiştirmekle yapabilirsiniz.

Günümüz yönetim politikaları çoğu coğrafyada eleştirilir. Hiçkimse kendisini yönetenlerden memnun değil. Bir şeylerin ilerlemesi ve demokrasinin gelişmesi için tabiki daha fazla talep doğal ve makuldür. Ortadaki memnuniyetsizlik ise bambaşka bir sebepten kaynaklı.

İnsanların yönetimlerinden memnuniyetsizliği; genelde kendilerinin o kötülüğün içinde olmamasından...

Yöneticileri oluşturan biziz. Daha doğrusu onlara iyi ve kötü olma yolunu açan biz bireyleriz. Meşhur kudsi lafza göre “nasılsanız öyle yönetilirsiniz”

Kiminle konuşsanız bir şeylerden, bir siyasetçiden şikayetçi.

Evet geldiğimiz noktada adam kayırma, liyakatin gözetilmemesi, hak ve hukukun devre dışı bırakılması maalesef ayyuka çıkmış durumda. Ve bu durum çoğu insanın hayatını olumsuz etkileyecek seviyelere gelebiliyor. Fakat bununla nasıl mücadele edilir.

Şöyle düşünelim siz bir devlet adamısınız.

Size bağlı bir kurum bir kişilik alım yapacak. Ve yüz kişi başvurmuş o tek kişilik kadroya. Başvuran yüz kişiden biri de sizin çocuğunuz veya kardeşiniz.

Sizin önünüze gelen bir başvuru listesi var ve siz onlardan birini işe alacaksınız.

Bu işle ilgili üst düzey eğitim almış, kendisini geliştirmiş ve olaylara analitik gözle bakanı mı seçeceksiniz yoksa size yakın olan kişiyi mi?

Bu işe ihtiyacı ve bilgisi olanı mı yoksa tek artısı sizin akrabanız olanı mı alırsınız?

Buna “hak edeni alırım” diyenlerin çoğalması çürümüş toplumu kurtarmak için birer umuttur. Fakat maalesef şu an için insanların çoğu kendi yakınını işe alma derdinde. Yani yönetimlerden şikayetçi olanlar yönetici olunca şikayet ettikleri kişiler gibi olacaklar.

 

Yerel seçimler yaklaşıyor. Herkes bir partiye veya adaya yanaşıyor. Bu gayet doğal bir şey.

Peki yanaştıkları kişilere yanaşma sebepleri ne. Bir ihale veya bir kadro kapabilmek.

Peki neden onlara oy verecekler; çünkü o kişi hakları olmadan onlara kadro veya ihale verebilecek güçte. “Ankara’da sağlam tanıdıkları var”

Hani hak hukuk, hani topluma hizmet, hani hakkaniyet...

Hiçkimse cebinde sadece 6 lira varken intihar eden öğretmen adayının, çocuğuna pantolon alamayıp intihar eden babanın, Ramazan ayında çocuklarıyla aç kalan anne babanın, kış günü minik yavrusunu üç tekerlekli bisiklete bindirip Batman’da çöp toplayan kadının, işsizlik ve fukaralıktan hasta olmuş üniversiteli genç insanların hesabını veremez.

Kendimize gelelim. Yozlaşmış ve her gün daha da bozulan bu toplumu bu insanlığı daha da batırmayalım.

Hak ve hukuk hepimize lazım olacak.

Bir işi hak edene değil de bilmeyene vermek bir toplumum yıkılma sebeplerindendir.

Hepimiz önce kendimizi değiştirip sonra toplumu değiştirmeliyiz. Ama bu toplum bu çürüme böyle gitmez, gitmemeli...