Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Batman Pusula

TEVEKKÜL

Sınırlarımızın farkında değiliz…

Ne son sınırımızın ne de alt sınırımızın dayandığı uçları fark edemiyoruz. İnsanın zorlamaması gereken son sınırların insanüstü özellikler taşıdığı ve bilgisine ulaşmanın imkânsız olduğu alanların varlığını ispatlamanın zorluğu görülmüyor.

Ya da insani potansiyelimizin verdiği gücü kullanmayı bilmediğimizden, yaşam olgusunu hakkıyla tadamadığımızdan üst sınırlarımızın ne olduğunu algılayamıyoruz.

Örneğin akıl ve irade bilinci yaşamımızı yönlendirme noktasında önümüze öylesine alternatifler sürmekte ve öylesine çok seçenekler karşımıza çıkmakta ki, meleğimizin gereğini yapmamızın bize maddi kazancın yanında kariyer sağlayacağını unutarak, sorumluluk almaktan kaçınma pozisyonlarına düşüyoruz. Başarı için kendi yeteneklerimizi canlandırma gayreti göstermeden sıradan hayat sürme gibi basit yollara yöneliyoruz.

Yine üst sınır itibariyle aklımızın ve irademizin hayat sürecinde sağladığı olanaklar ve kazanımlar itibariyle ortaya çıkan tatminsizlik hali de daha ötesini ve daha fazlasını edinme arayışını ortaya çıkarmakta. Aklımızın kabul edeceği sınırlarda ölüm öncesi veya sonrası hakkında bilgi sahibi olmanın çabalarında ölümsüzlüğü aramak veya maddeden oluşan varlığın enerjisi olan ruh ve bilinç (şuur) kavramlarının sorgusunu yapmak sınırların zorlandığı anların boş arayışlarını doğurur.

Ortada var olan bir gerçeklik ve öncesini-sonrasını sorgulamanın mantıksız çabaları dururken ilahi olana, inanç sistemine veya insana yüklenen bilginin gereği olarak sorumluluk bilincine göre yaşamı belirlememek insanın amaçsız, şuursuz halinin göstergesi olmakta.

Mutlak güç olan yaratıcının çözümü kendini hemen belli ediyor: Tevekkül…

Yaşa, çalış, gayret göster, emek harca, sorumluluk edin, bilgiyi yüklen ve gereğini yap… Ötesini bana havale et, karşılığını kısa veya uzun vadede al!

Anlaşma mantıklı ve yaşam nedeni olarak kabul etme noktasında varlığın nedenselliğini açıklayan bir çıkarım. Allah ile kul arasında kurulan bağın mantıksal gerçekliği.

Dini literatürde ifade ettiği anlamın yanında sosyal hayatta ve toplumsal yaşam alanlarında da kazandığı anlamlar var. Tevekkül kavramı ilahi kaynaklar ve inanç sistemimiz açısından yaratıcı ile insan arasındaki bağların uzantısı olarak bir anlaşma halinin de ifadesidir. “Acizlik ve çaresizliğin kabul edilip, yaratıcı olan Allah’ a her yönüyle teslim olma ve sığınma ihtiyacı hissetmektir.” Yardım dilemenin, yapılan çabaların ve ortaya konan emeklerin karşılığını bulma veya sonucunu kazanma noktasında teslimiyetin ifadesi olarak sığınmayı dile getirmek ve sığınılandan sonuç beklemektir.

Taşıdığı anlam itibariyle inanmak ve inanç duygularını tek merkezde toplamak manası taşıyan kavramın korunması gereken bir açığı işaret ettiği görülüyor. Kabul etmek ve Yönelmek anlamlarını da yüklenen tevekkül, insanın acizlik ve tembellik dürtülerinin kaçınılması gereken zaafları da önümüze seriyor.

Bir de harcanan emeklerin, yapılan çalışmaların başarısını elde etmek veya maddi kazançlara ulaşmak için havale etme, sonucunu almak için yüce olana gönderme manalarını da taşır.

Çünkü insan ileriyi göremediğinden, olaylar ve durumların neler doğuracağını bilmediğinden, var olanı tahlil etmeye ve sonuçlar çıkarmaya çalıştığından yerine göre yanlış ve hatalı sonuçlara veya kanaatlere ulaşabilmektedir. Beklentiler her zaman için gerçeklerin dışında olduğundan dönemsel menfaatler ve çıkarlar gereğince istenilen durumlarla karşılaşılmaması beraberinde soru işaretleri getirse de asıl olması gerekenlerin veya asıl fayda sağlayacak durumların bilinmemesi nedeniyle yanlış yorumlara yönelmek de insanın hatası olmakta.

Sabır ve metanet göstermek ve olaylar-durumlar karşısında beklentilere sahip olmak arasında kalan insan için kısa dönemli yanıtlar zarar görülse de uzun dönemde ortaya çıkan güzellikler fark edilememekte.

Sabır ve metanetin gösterildiği veya unutulduğu anların en büyük dayanağı tabi ki “Ümit” olmakta. Umut sahibi olmak ve gelecekle alakalı beklentileri olumlu temeller üzerine oturtarak ümit beslemek tevekkülün diğer bir uzantısıdır. Bu yönüyle tevekkül, merhametin ve bağışlanmanın, hak ve gerçeğin, erdemin ve evrensel ahlak ilkelerinin ortaya çıkmasında umut besleme ile aynı anlamı taşır.

Asıl sıkıntılı konu veya ana nokta ise tembellik, gayretsizlik, emek harcamama ve amaç edinmeme durumunda tevekkül kavramına sığınarak beklentilere kapılma, ümit beslemeye çalışmaktır. Tevekkül için hazırlık yapılması, çalışma ve emek sergilenmesi, üretkenlik gösterilmesi, sorumluluğun yerine getirilmesi şarttır. Sonrasında karşılık beklemek ve kazanç elde etmek mümkün olacaktır. Toplumsal hayatın işbölümü, dayanışma ve görev dağılımı boyutlarını ortaya çıkaran da bu temellerdir.

Bu da tevekkül kavramının ilahi anlamı dışında sosyal hayat ile ilgili tanımlamasıdır. Sosyal hayat ve toplumu meydana getiren bireylerin kendi alanlarında ve kendi sorumluluğunda görev bilinci yakalayarak gayret göstermesi kuru tevekkül anlayışını sonlandıracaktır.

Tedbirsizlik ve mazeret üreten tembellik hali tevekkül anlayışının dışında olan bir yaşam modelidir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER