15 TEMMUZ TABLOSU

Görünen o ki, yönetim mekanizmalarına müdahale ve ülke içi işleyiş sistemlerine dış kaynaklı siyasi güçlerin baskı kurarak kriz yönetimleriyle yönlendirme hevesleri son bulmuyor-bulmayacak.

Mesele, hükümetlerin veya liderlerin kontrol edilmeye çalışılması değil, tamamen halkın meselesi olarak, halk iradesinin kırılmasına yönelik bir girişimin yıkıntılar dünyasına yöneliktir.

4 yıl önce gerçekleştirilmek istenen darbenin başarı kazanması durumunda ortaya çıkacak olan manzara ne olurdu?

Ülke Başbakanının asılması ile sonuçlanan 1960 darbesi, 1971 askeri müdahale ve meydanların cansız bedenlerle dolduğu 12 Eylül askeri darbesinin ortaya çıkardığı tablo kan ve ölüm dışında başka bir gerçeklik ortaya koyamadığına göre sorgulanması gereken çok şey var. Birlik ve ortak yaşam alanlarının yarattığı toplumsal kimlik bilincinin yanında, yaşam hakkının sürdürülmesinin gereği olarak ihtiyaçların giderilmesi noktasında ülkemizdeki 27 ayrı etnik yapının ve inanç kitlelerinin unutmaması gereken hayati mesajlar var.

Iraklı ve Suriyeli vatandaşların yanı sıra Afgan ve diğer Arap ülkelerinden gerek ülkemize gerekse ülkemiz üzerinden Avrupa ülkelerine geçiş yapmaya çalışan halkların ve inanç gruplarının insanlık dışı dramının yakından takip edilmesi ve insan kitlelerinin düştüğü acı tabloların sorgulanması alınacak mesajların önde gelen görüntüleridir.

Çünkü kan, ölüm ve geride kalanlara acı bırakmaktan başka sonuç doğurmayan yüzyılımızın insan hareketliliğinin coğrafik değişimlerinin savaş ve çatışma üzerine kurulu sömürü mantığının kendi üzerimize kurgulanabileceği tehdit-tehlikesini fark etmek gerekiyor. Demokratik değişim yasalarını meşru yollar ve seçim yoluyla halk iradesi ile yapamayanların başvurduğu seçenek, ölüm ve yıkımlar üzerine kurgulanan girişimler olduğunu tarih sayfaları bize gösteriyor.

Amacın ülke insanlarını ve ülke imkânlarını halkın lehine değil, kendi devletleri ve insanları lehine kullanmak olduğunu, bunun için de yüzyıllardır aynı hedefler etrafında bozucu etkenler yaratılarak kargaşa ve kaos senaryoları yazıldığı belli.

Yeni Dünya Düzeni ve Stratejik Ortaklık kültürünü yaygınlaştırmaya çalışanlar için yeni modern araçlar Ekonomik Krizler, Dijital Çağ Donanımları, Sağlık Sektörü ve Siyasi Birlikler olmakta. Sömürü mantığıyla dünya siyasi sahnesini yönetmek isteyenlerin elinde olması gereken en önemli güç ve bölgesel merkez, ülkemiz toprakları ve üzerinde yaşayan inanç zengini insanlar ne yazık ki!

Ülkelerde yapılan ve insanların kaderiyle oynama anlamı taşıyan yönetim değişikliği yaratma girişim ve projelerinin özünde, kesinlikle insanların daha rahat yaşaması veya özgürlüklerin tüm toplumda sınırsız kullanımı yoktur. Ülke yönetimlerine müdahale anlamı taşıyan darbelerin özünde hâkimiyet kurma, sömürme, halkı esaret altına alarak güç elde etme ve ele geçirilen yönetim sayesinde diğer ülke ve insanlara pranga vurarak iliklerine kadar kanını emmek vardır.

Darbenin kurgusu dış odaklı, ama kullanılan figür içyapı unsurlarıdır. Tüm darbelerde aynı yöntem ve aynı temel içerikler sahneye konur. Silah zoruyla boyun eğmeyen kitlenin yozlaşma ve kültürel bozulmayla içten çökertilmesi yöntemi, son yüzyıl devletleri için kaderlerinin belirlenmesinde önemli bir taktik anlayışı durumunda.

Darbenin başarısı için direnç noktalarının yok edilmesi hedeflenirken, kirli zihinlerin kurguladığı girişim halk direncinin hareketliliği sayesinde tehlikenin atlatılmasında önemli basamak oldu. Halkın direnç göstermesinin sebebi canını, namusunu ve yaşadığı toprağı koruma inancının yarattığı dini hassasiyettir. Darbenin başarısızlığının direnç noktalarından biri bireysel başkaldırı ve müdahaleyi kabullenmemenin yarattığı inanç dürtüleridir.

15 Temmuz, önümüzdeki acı tablosu ve halk iradesini hafızalarında planlamayan bir girişimin başarısızlığına mahkûm olmuş bir başkaldırının sömürü düzenine hizmet eden kurgusal bir eylem planı idi. Düşünme yeteneğini ve sorgulama becerisini kullanmanın zamanını gözetmek, siyasi ve ekonomik sahneye uluslararası gözlem ile bakabilmek lazım.