Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BATMAN KENT KİMLİĞİNİ DOĞRU ANLAMAK

Kuşkusuz en iyi eğitim biçimi yaşayarak öğrenmedir. Her türlü dışsal dayatmalara boyun eğmez deneyim okulu kolektif şehir kültürüdür. Öz tarihi mirasını, toplumsal ahlakını yaşatmayı başarabilmiş kentlerin bağrında dayanışma ruhu mayalanır. Emsalsiz birer kültür okuludurlar otantikliğini korumuş kentler. Yaşamla doğru bir ilişki kurmanın yolu bilinçli öz kültürel sorgulamalarda doğan özlü bilmelerden geçiyor.

Yerel kimliği olumlu yönden şekillendiren en önemli etmenlerden biride yaşanılan yerin insan kalitesi ve kültürel zenginliğidir. Öz kent kültürüne yabancılaşma, insanın özgürce kendi olmaktan çıkmayı da ifade eder.  Miras kalan kent kültürünü yaşamak ve yaşatmak için sarsılmaz bir yerel kent bilincinin kurumlaşmış olması gerekiyor.

Bir zamanlar Batman’da yaşamın cıvıl cıvıl aktığı mini tütüncüler sokakları ve çarşıları vardı. Motka, Lice, Muş, Adıyaman, Belis yerel tütünlerinin mistik kokusu sarardı etrafı. İnce sigara sarma kağıtları üzerindeki kapta anlamını bilmediğimiz Arapça yazıları kutsaldır diye öpüp duvar yarıklara yerleştiriverirdik vicdan saflığıyla.

Batman’ın doğal vicdan saflığı o zamanlar sözden çok davranışta kendisini gösterirdi. Kendisini halka adayan kanaat önderleri kendi içlerinde bilgelik erdemlerini derin bir tevazu ile sergilerlerdi. Nice şifacı kadınlar hayır duası alırdı, rahmetli Osman’é Werdé gibi her derde deva kırık çıkıkçılarımız vardı kahvede, evde insanların ihtiyaç duyduğu her yerde hazır ve nazırdı. Meramımızı kendi dilimizde anlattığımız Xalo Doktor Nevzat Mirkan’ımız vardı toprağının her insana aşina. Özcesi insan sevgisi o zamanlar pek kıymetliydi.

Mehtap, Raman ve Site sinemalarımız vardı. Raman sineması yanında eski hal kapısının karşısında sıra sıra dizilmiş ciğercilerin ekmek teknelerinden mis gibi kokular yayılırdı. Üstüne kekik, kırmızı pul biber ve tuzdan oluşmuş sosun kokusu ciğerimize dolardı. Dürümlerimizi kaptığımız gibi sokaklarda özgürce karnımızı doyururduk kimsede ayıplamazdı. Tüm ciğerci ustaları göz hakkına sadık kalırdı, parası olmayanları ve merhamet gözlerle bekleyen kedileri gözetirlerdi.

Eski hal camisi altında hoş seda çay sohbetleri ve mistik serin yaz uyuşukluğu başka bir tad verirdi yaşama. AVM’lerin gölgesinde yiten kadim sohbetlerin, dama çekişmeli oyunlarının esamesi bile yok oldu. Tarihi hiç bir mekanı koruyamadık beton istilasından ve yaşatamadık nostaljik çocukluk anılarımızın mekanlarını oysa rahatlıkla eski hal bir Hasan Paşa hanı işlevi görevi görebilirdi.

Batman kentinin hakikatini gösteren manevi ruhsal kirlenmemişlik ve ermişlik sembolleride vardır. Benliğini toplumda bellekleştiren ve kent vicdani toplumsal hafızasını oluşturan yalın insan karineleri Becirman türbesinde, Quba Zilla’da, Kani Rewa’da yatmaktalar. Her yıl onbinlerce insan bir ahdé vefa örneğin sergileyerek hala akın akın bu mabetlere sevinçle yönelirler.

Aslında her kentin kültürü öz kimliğidir. Günümüzde bir hayli bulanık bir tablo çizen çarpık kent kültürüne ve kimliğine yabancılaşmayı durduracak dayanışmacı bir kent yapılanmasına ihtiyaç vardır. Zira insanın irade gücü doğru toplumsallık bağlarından besler kendisini.

İnsanların bölünmüş dünyalarını bir ortak paydada buluşturan kentin dayanışmacı kültürel kimliğidir. Aidiyet duygusu gelişkin bireylerin toplumsal duyarlılıklarıda olgunlaşır. Stratejik ve esnek bir mantık kazanmış toplumcu demokratik bir zihniyetin varlığı  kentleri gökkuşağı renklerinde yeniden yaşanır kılar.

“İstenmeyen çocuklardan oluşmuş bir halk gibiyiz. Birbirimize batıyoruz…”

~Mustafa Üstündağ

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER