Televizyonların siyah beyaz oldu dönemde bizi ekranları başına kilitleyen bir dizi vardı
“Zengin ve yoksul”
Bu dizi bir Brezilya dizisiydi ve Brezilya’da yaşanan zengin ve yoksul arasındaki farkı ve büyük Aşkı ekranlara taşıyordu.
Şimdilerde Brezilya’da yaşanan o trajediyi ve yaşananları bizler yaşıyoruz.
Dikkat ettiyseniz bizler diyorum çünkü bu işin yoksul tarafında ben de varım.
Ben şu neden zengin bu neden varlıklı asla bir sitemde bulunmam bazı insanlar fırsatlar iyi değerlendirirler ve karşılığını bir şekilde alırlar.
“Ama şöyle de bir cümle var bir yer biri bakar, kıyamet kutbundan kopar”
Adalet terazisini iyi tutturmak gerekir gelir seviyesini iyi oturtmak gerekir her kesin bir işinin olması herkesin bir uğraşının olması herkesin bir Kazancının olması önemli bir önceliktir.
Bir toplumda tabii ki zenginler olacak işverenler olacak iş adamları olacak sanayiciler olacak kafası çalışan sermayesi olan öne çıkacak ve bu ülkenin bayrağını her yerde sallayacak.
Ama şu an Türkiye’de bir gelir dağılımı sıkıntısı var.
Şöyle bir örnek vermem gerekirse Almanya’da Bir çalışanın asgari ücreti 1700 Euro’dur ama bir ekmeğin fiyatı da €1’dur Bu değişmez
Yani enflasyon çizelgesini bir raptiye koyuyorlar ve o raptiye orda yıllarca kalıyor.
Almanya’da Kiralık bir evin kirası 600 Euro’yu geçmez bu yıllardır öyledir.
Bir de onlar da nereden buldun yasası var ki insanlar kazançlarının her kuruşunu maliyeye bildirmek zorunda yani yolda bir çanta para buldunuz o parayı harcayamıyorsunuz Zira size ait olmayan bir parayı harcamanıza izin vermezler.
Bizim enflasyon çizelgemizdeki raptiyenin yeri her gün değişiyor.
Yani şimdi asgari ücrette zam gelecek piyasadaki etiket fiyatları hemen değişecek yani Avrupa’daki gibi bir ekmek 1 lira kalmayacak Bu da asgari ücretlinin almış olduğu zammı bir cebine koyup diğer cebinden çıkarması anlamına gelir.
Avrupa ülkeleri bunu nasıl başarmışlar çıkardıkları etkin yasalarla başarmışlar tabii
Haksız bir kazanca asla izin vermediler.
Alınan ve satılan her şeyin giriş çıkışını maliyetini tespit ettiler ve Çarşı pazardaki haksız kazancın önüne geçtiler.
Yani 10 sene evvel Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde bir kilo domatesin fiyatı 3 euroysa hala 3 evro olarak bugünde satışta
Oralar gelişmiş ülkeler diyeceksiniz belki de ama gelişmiş ülkelerde kastınız ne bilemiyorum evet sanayileri güçlü ekonomileri güçlü enflasyon Bu nedenle düşük diyebilirsiniz katılıyorum fakat biz Almanya ile müttefik bir savaşa girdik onlar da taş üstünde taş kalmadı bütün erkeklerin neredeyse savaşta vefat etti ama küllerinden tekrar doğmayı başardılar ve bugünlere geldiler.
Bir de bize bakalım onlar gibi ikinci Dünya Savaşı’na girmedik ama bir Almanya’nın şu an çok gerisindeyiz.
Demem o ki biz neden başaramadık ?
Biz neden hala enflasyon ve geçim sıkıntısı ile uğraşıyoruz?
70’li filmlere bakıyorum Yeşilçam o dönemlerde dahili hayat pahalılığından ekonomik sıkıntıdan kaynaklı filmler çekmiş nüfusumuza bakıyorum öyle çok büyük bir nüfusumuz yok
Ama kişi başına düşen milli gelir çok düşük seviyede birçok kişi geleceğe güvenle bakmıyor.
Bir çok genç iş kur da kayıtlı iş arıyor
Bir çok genç ekonomik sıkıntılar nedeniyle evlenemiyor.
Asgari ücretli emeklinin ve asgari ücretlinin hali perişan
Bir çoğu ikinci bir işte çalışmak zorunda kalıyor
Bu da beni hali ile endişelendiriyor çünkü yıllar önce seyrettiğimiz zengin ve yoksul filminden görür gibiyim..
Ne yapmalıyız ben bir ekonomi profesörü değilim ülkemizde birçok üniversitede yurt içinde yurt dışında okuttuğumuz profesörlerimiz var herhalde bu soruyu onlara sormak lazım ne yapmalıyız?
Bu devlet sizi okuttu bu devlet sizi yetiştirdi bu devlete borcunuzu ödeme zamanı ortaya çıkan ve enflasyonu nasıl düşürürüz bir formül bulun.
Bu ülkenin size ihtiyacı var
Bize ne yapmamız gerektiğini bulun anlatım gösterin .
Bilmiyorsunuz? istemiyorsunuz ?
İşinize gelmiyor ?
O zaman o unvanınızı etiketinizi bırakın lütfen ..
Hoşçakalın
YORUMLAR