Uyuz vakalarının son yıllarda artış gösterdiğini ve kış aylarıyla birlikte riskin yükseldiğini belirten Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Kaan Demirtaş, özellikle hijyen koşullarına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak hastalığın kapalı alanlarda kolayca bulaşabileceği konusunda uyardı.
Uyuz hastalığının genellikle hayati risk taşımadığını, ancak bulaşıcı olup topluma yayılabileceğini vurgulayan Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Kaan Demirtaş, ailelere kişisel hijyene dikkat etmelerini ve bulaşmayı önlemek için giysi ve yatak örtülerini düzenli olarak temizlemelerini tavsiye etti.
Uyuz hastalığının özellikleri, bulaşma yolları ve Türkiye’deki vaka artışları hakkında bilgi veren Demirtaş, “Uyuz, gözle görülmeyen bir parazitin neden olduğu, şiddetli kaşıntıya yol açan bulaşıcı bir hastalıktır. 2019’dan bu yana uyuz vakalarında 2,5 kat artış yaşanmış olup, özellikle 6 Şubat depremi sonrası kötüleşen hijyen koşulları bu artışı daha da hızlandırmıştır.” diye belirtti.
Siirt’te de vaka sayılarının arttığını belirten Dr. Demirtaş, “Eylül ayında 76 olan vaka sayısı, Ekim ayında 95’e yükseldi. Özellikle kış aylarında kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirilmesiyle vakaların daha da artabileceği konusunda uyarıyoruz.” dedi.
Uyuz nedir ve nasıl bulaşır?
Uyuz, Sarcoptes scabiei adlı bir parazitin (halk arasında böcek olarak bilinir) neden olduğu bir hastalık olduğuna dikkat çeken Demirtaş, “Bu parazitin en önemli özelliklerinden biri, gözle görülmemesidir. Genellikle parmak aralarında, el bileklerinde, koltuk altlarında ve kasıklarda görülür. Küçük bebeklerde ise el, ayak ve avuç içlerinde gri çizgiler veya tüneller şeklinde belirtiler ortaya çıkar. Bu tünellerin en belirgin özelliği, şiddetli kaşıntıya neden olmalarıdır.” ifadelerini kullandı.
“6 Şubat depreminden sonra Türkiye’de uyuz vakalarında daha fazla artış gözlenmiştir”
2019 yılındaki salgından sonra dünyada ve ülkemizde uyuz vakalarında 2,5 kat oranında bir artış yaşandığını ifade eden Demirtaş, “Özellikle 6 Şubat depreminden sonra Türkiye’de uyuz vakalarında daha fazla artış gözlenmiştir. Deprem sonrası insanlar kapalı alanlarda yaşamış ve birbirleriyle daha yakın temas kurmak zorunda kalmıştır. Çadır kentlerde ve toplu yaşam alanlarında hijyen koşullarının kötüleşmesi de bu durumu artırmıştır. Son araştırmalarda, 15-20 dakikalık el ele tutuşmanın bile uyuz bulaştırabileceği belirtiliyor. Uyuz, genellikle kapalı ortamlarda, yakın temas yoluyla bulaşır. Aynı giysilerin kullanılması, aynı yatakta yatılması veya kişisel eşyaların paylaşılması uyuzun bulaşması için yeterlidir.” bilgisini paylaştı.
Siirt’te uyuz vakalarında artış var mı?
Siirt’te de uyuz vakalarında bir artış yaşandığını belirten Demirtaş, “Halk sağlığı uzmanı bakış açısıyla değerlendirdiğimizde, şu an için bir salgın söz konusu değil. Ancak vaka sayılarında artış olduğunu görüyoruz. Özellikle kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçirdiğimiz kış aylarında uyuz vakaları artış gösteriyor. Eylül ayındaki okul taramalarında 76 öğrencimizde uyuz vakası tespit edilmişken, bu sayı ekim ayında 95’e yükselmiş durumda. Bizim endişemiz, kasım, aralık ve ocak aylarında soğukların artmasıyla birlikte insanların kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirecek olması. Bu nedenle önlemlerimizi artırmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz.” diye konuştu.
Uyuz tehlikeli mi?
Uyuzun genellikle hayati risk taşıyan bir hastalık olmadığını söyleyen Demirtaş, “Ancak bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde ve çok küçük bebeklerde bazı riskler oluşturabilir. Yine de uyuz, bulaşıcı bir hastalıktır ve tüm topluma yayılabilir. Bu nedenle, halk sağlığı uzmanları olarak bu hastalığın tehlikeli olabileceğini vurguluyoruz. Uyuz, bağışıklık kazandırmayan bir hastalıktır, yani bir kişi tekrar tekrar bu enfeksiyonla karşılaşabilir. Bu yüzden uyuzun önlenmesi için alınacak tedbirler büyük önem taşır.” uyarısında bulundu.
Ailelere öneriler
Demirtaş, “Anne babalar ve aileler için dikkate almaları gereken önemli tedbirler şunlardır: Özellikle ortak kullanım alanlarında giysiler, yatak çarşafları ve nevresimlerin aynı anda kullanılmamasına özen gösterilmeli. Pozitif bir vaka ile karşılaşıldığında, aynı evde yaşayan herkesin bu hastalığı taşıyabileceği düşünülmeli. Uyuz hastalığının bir özelliği, bulaştıktan sonra 2 ila 6 hafta arasında semptom göstermeyebilmesidir. Bu nedenle, pozitif olan bir kişiyle temasa giren herkes, kendisinin de pozitif olduğunu varsayarak diğer insanlarla temasını sınırlamalı ve ortak kullanım alanlarını kullanmaktan kaçınmalıdır. Giysiler kapalı bir poşete konularak 1 hafta boyunca ağzı kapalı tutulursa, uyuz parazitinin oksijensiz kalıp öldüğü gözlemlenmiştir. Ayrıca 60 derecede kaynatılarak yıkanan giysiler ve nevresimler de etkili olabilir. Kullanılan ilaçların da düzenli bir şekilde kullanılması çok önemlidir. Semptomlar geçti diye ilaç kullanımını bırakmamak, tedavi sürecinin sonuna kadar doktor tavsiyelerine uymak gerekmektedir.” (İLKHA)