GERÇEK İLE YALAN ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ

0

BEĞENDİM

Haber: Cengiz Haşimoğlu

0

Doğru olmayana, gerçek değeri taşımayana yalan diyoruz.

Yalan kavramı yanıltma, doğru yoldan ayırma, gerçeği saklayarak yanlış ve hatalı şeylerin ortaya çıkmasına sebep olma, var olan ve gerçeklere dayanan herhangi bir konu veya bilgi hakkında yanıltıcı girişimlerde ve söylemlerde bulunma anlamına gelir.

Kötü olan tarafımız yalanın hayatımızda artmış olması.

Sözün değerini yitirdiği ve söylenenlerin yalanlarla süslendiği bir zamanın şansızlığını yaşıyoruz. Çünkü küçük-büyük veya kadın-erkek fark etmeden yalan kalkanının ardına sığınmayı hayatımızdan eksik etmiyoruz.

Gerçek kavramı yalan ifadesinin tam tersine, var olanı ve doğruluk değeri taşıyan her şeyi kapsayan bir anlamda, insanın kişilik özelliklerini belirleyen yönüyle varlığın asıl özünü önümüze koyan bir tanıma sahiptir.

Gerçekler asla değiştirilemez!

Sadece sözler ve söylemlerle, davranış ve eylemlerimizle yanlış ifadelere yönelme zayıflığımız vardır.

Yalan ve gerçek dışı ifadelerle olanı olduğundan farklı şekilde başkalarına aktarmaya çalışmak gerçek olanı ya da hakikati yok edemez. Sadece yanıltıcı ve hatalı yönlendirmeye yol açan bir yanılgı hali yaşatır.

Bu manada yalan ile gerçek arasında ince bir çizgi olduğu ve ifade edilme durumuna ve kişi/kişilere göre yansıtılmasına bağlı olduğu görülmekte. Sözler ve kelimelerle doğruyu/gerçeği ifade etme şekliyle bir ifadenin yalan olup olmadığı anlaşılabilmekte.

Yapılması gereken şey insanların var olan gerçek şeyleri yalan üzerine kurgulamaması ve yalan ifadelerle insanları yanılgıya düşürmemesidir.

Bu erdemli davranış hem ilahi bir yükümlülük hem de insani bir karakter özelliğidir. Kişilik özelliklerinin olgunluk seviyesine ulaşmasında atılan adımlardan biri olan yalancılık zafiyetinin kullanılmaması sayesinde olgunluk kazanılmakta ve erdemli davranışlar ortaya çıkmaktadır.

Yalan ve gerçek dışı ifadeler ve söylemlerin dilimize yerleşmesi beraberinde bir takım problem ve sıkıntıları da getirmekte.

En önemli alan olarak eğitim sürecinde ve çocuk gelişiminde edindiği yer itibariyle yalan kavramına başvurulmaması yolunun fazla kullanılması, olgunluk ve erdemli insan profilinin evrim kazanmasında önemli basamaklar olmakta.

Sadece ev ortamında değil; Sokakta, okulda, işyerlerinde, sosyal mekânlarda ve insanla ilgili tüm alış-veriş ortamlarında insanların kendilerini ifade etme ve toplumsal ilişkiler konusunda duyarlılık göstererek doğru ve gerçek söz/hareketlerle yaşamın akışına kendini kaptırması gerekiyor.

Unutulmaması gereken bir nokta da yalan ile iftira kavramlarının aynı seviyesiz nitelikte olduğudur. Ayrıca yalancılık ve gerçek dışı söylemlerin alışkanlık haline getirilmesi kişinin kendi benliğiyle olan çatışmasının sonucudur.

Yalancılık insanın kişiliğinden güveni alır ve insana olan sadakat ile iyilik erdemlerini yok eder. Bu da beraberinde kişiye olan nefret duygularını canlandırır.

Yalanı ve gerçek dışı söz ve davranışları hayatımızdan çıkarmanın değerini fark ederek kendimize ve başkalarına zarar verdiğimizi göz ününde tutmalıyız.