Bazı ifadeler vardır!
Kısa ve özlü…
Bir kere söylenmesi ve dile getirilmesi bile başka bir şey söylenmesine ihtiyaç duyurmuyor. Çünkü çok net ve açık bir şekilde alınması gereken mesaj alınır ve çıkarılacak ders zihinlere yerleştirilir.
“Kendini bilmek” ifadesi böyle bir kavram!
Bir de “Ders almak” eklenince yorum yapılmasına gerek kalmıyor.
İnsanın zihnine çivi gibi çakılan uyarı ve mesajlar hiçbir sorgulamaya gerek kalmadan yılların tecrübe dolu ikazları şeklinde yerine getirilmesi şart olan bir ilke haline dönüşür.
Özdeyişler ve kültürel yapımızın insan yaşamından süzülen tecrübe/birikimi olan Atasözleri gibi deyimleşmiş söz kalıpları, yaşanmışlıkların ve yüzyılların denenmiş tecrübelerinin önümüze konan ders konuları olarak insana yapılan uyarıların temelini oluşturur.
“Dünyanın en zor dersi kendini bilmek bilincidir” ifadesi söylenmek istenenlerin en açık örneği durumunda. “Ders almak” gibi insan hayatının her döneminde kazanılması gereken tecrübeleri işaret eden ifade başlı başına önemli detayları özünde barındırıyor.
“Kendini Bilmek” ifadesi, üzerine birçok kitabın yazılacağı evrensel bir ilke olarak insan yaşamının akıl ve irade üzerine kurulu bilgi donanımlı alanını ifade eder. Kendini bilmek insanın kendisini, etrafındaki canlıları, dünyayı, evreni ve var olma gerçekliğini fark etmek demektir.
“Bilinç” kavramı tamamlayıcı güç olarak akıl ve irade sahibi insanın mükemmel bir canlı olma gerçekliğinin bilgisini ve farkında olma yönünü gösterir. Bilinç, farkında olmak ve bilgi sahibi olmak itibariyle zihinsel yapısını bedensel yapısıyla uyumlu halde tutan insanın ruhsal ve duygusal yönlerini kullanabilme gücünü ifade eder.
Demek ki gücü ve yönlendirme kudretini elinde tutan insanoğlu ne olduğunun bilincinde olmayı bir kader görmeli; Sorgulama yaparak var olma gerçekliğini dünyada bulunma ve yaşama fırsatını becerebilme imkânını kullanarak kendi bilinç seviyesinin üzerine çıkmaya çalışmalıdır.
Zor olan şey kendini bilmenin bilgisine sahip olmaktır. Hayattan çıkarılacak ders konusunun ilk adımı varlığını açıklama ve kendisine verdiği anlam itibariyle ulaştığı bilinç haline son vermemektir.
Diğer bir zor olan şey de insanların eksiklik ve hata konusunda kendilerini eleştirmeye kapalı tutmaları.
Hani mükemmel insan yoktur dedik ya…
Mükemmellik yaratıcının kendisinde ve yarattığı eser olan canlı varlığın gerçek formudur. Yaşamıyla, kişiliğiyle, duygu ve düşünceleriyle, inanç ve alışkanlıklarıyla, hayat tarzı ve sorumluluk edinmesiyle, ahlaki ve insani eylemleriyle verilen mükemmellik özelliğini ne kadar sürdürebildiği önemli!
Kendini bilmek ifadesinin devreye girdiği ve insana bilinç kazandırdığı başlangıç noktasından hareketle, insani dersler çıkarabilmek ve toplumsal yapılanmanın uyumlu bir parçası olabilmenin başarısını göstermek erdemlilik kavramıyla buluşmayı sağlıyor.
Kendini bilmek konusunda bilgi peşinde koşmanın tembelliği gösterilmemelidir. Kendini bilmek için eğitimli olmak veya eğitim kurumları çatısında bulunmak anlamına gelmiyor. Eğitimin akademik boyutu farklı, hayat şartları altında yaşam sürdürme itibariyle sosyal hayata katılma becerisi gösterebilmek farklı konular.
Kendini bilmek öncelikle var olma bilincinin bilgisine sahip olmaktır.
İnsanın “Nereden geldi? Son noktası neresi veya ne zaman? Var olmasını sağlayan temel dinamikler (ruh, beden ve bilinç) ne kazandırıyor? Yaşamını sürdürmesini sağlayan neden/sonuç ilişkisinde dünyada bulunmasının amacı nedir? gibi soruların yanıtını verebilme gücüdür.
Ayrıca gerek geçmiş miraslarımız olan tecrübelerden, birikimlerden, aktarılan örnek yaşam modellerinden ve bizden önce yaşamış hayatların bize aktardığı kültür ve değerler kaynağından ne kadar beslenebildiğimiz önem verilmesi gereken bir alanı işaret ediyor.
Buna “Ders çıkarmak” deniyor.
Yaşam deneyimleri ve geçmiş miras kültür, inanç, değer, ahlak, yönetim, siyaset, toplumsal yapı, birliktelik ve ortak yaşam koşulları açısından seçenekler yardımıyla en doğru olanı bulmayı bize gösterir.
Ders çıkarmak ve en doğru olanı yaşamımıza katmanın farkında olmak zaten bilinç sahibi olmamızı sağlıyor. Kendini bilmek ve ders çıkarma adına bilinç sahibi olmanın yolunda insanın zafiyet göstermesi sıkıntı ve problemler doğuruyor.
Çünkü insana has bir özelliktir: Önüne konanı doğru bulmak, söylenen gibi davranmak, sorgulamadan itaat etme eylemine girmek ve düşünme becerisini göz ardı ederek herkesin yaptığı gibi davranmak…
Dersimize iyi çalışmanın ve yaşam konusunda başarılı olmamızın yolu körü körüne itaat değil; Önümüze konan ve seçenek sunulan hayati konularda kendi irademizle kendi dünyamızı kurmanın başarısıyla en doğru olanı kendimize uydurmayı becermek asıl hedef olmalıdır.
Gerçekten sormak lazım:
Var olma bilincine ne kadar sahibiz?
Sorumluluklarımıza ne kadar sahip çıkabiliyoruz?
Toplum hayatının uyumlu bir parçası olabiliyor muyuz?
Kendimize ve sosyal çevremize ne kadar değer katabiliyoruz?
İrade ve kader kavramlarını sorgulamayı becererek hayat rotamızı yönlendirebiliyor muyuz?
YORUMLAR