Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesine bağlı kırsal Yukarışeyhler Mahallesi sakinlerinin; son günlerde akmayan sular ve sık sık yaşanan uzun süreli elektrik kesintileri ile başı dertte. Bir haftadır suları akmadığı için mahalleli taşıma su ile hayatını idame ettiriyor.
Daha önce bir belde olan Yukarışeyhler Mahallesi, işsizlik ve zorlu coğrafik yapısı nedeniyle batı illerine çok göç verdiği için mahalle statüsüne düşürülmüş bir dağ köyü.
Bağına, bahçesine, doğduğu yere özlem duyan mahalle sakinleri, özellikle yaz aylarında tatil zamanlarını fırsat bilerek memleketine adeta akın ediyor.
Büyükşehirlerdeki yorucu çalışma hayatından aldıkları stresi atmak, biraz huzur bulmak, geldikleri yeri unutmamak, çocuklarını anayurtlarından koparmamak… belki de en önemlisi geride bıraktıklarıyla hasret gidermek, çocuklarını atalarıyla barışık kılmak isteyen Yukarışeyhliler, geldiklerinde “hep aynı sorunla karşılaşmaktan bıktık” diye düşünüyor.
Bir haftadır köydeki musluklarından hiç su akmıyor ve mahalle sakinleri köyün kaynak suyu sayılan çeşmelerinde sıraya girerek su tedarik etmek zorunda kalıyor. İlgililere, yetkililere iletmelerine rağmen su sorunları çözüme kavuşabilmiş değil.
Görüşülen bazı mahalle sakinleri sular akmadığı için ne yıkanabildiklerini ne çamaşır yıkayabildiklerini ne de hakkıyla bir temizlik yapabildiklerini dile getirerek yaşanan duruma adeta isyan ediyor.
6 Şubat depreminden büyük oranda etkilenen Yukarışeyhler Mahallesi, şimdilerde bir şantiye görünümünde. Yıkım kararı verilen toprak evler bir bir yıkılıyor; yerine yeni betonarme evler inşa ediliyor. Ancak günlerdir sular akmadığı için evlerini inşa etmekle uğraşan mahalleli inşaatlarını dahi durdurmak zorunda kalmış.
Yas nedeniyle uzak şehirlerden memleketlerine gelenlerle birlikte nüfusu artan Yukarışeyhler sakinleri, yaşadıkları sıkıntının katlandığını dile getiriyor. Sular akmadığı için gelen misafirlere bir çay ikram edemediklerinden yakınıyor yas sahipleri. Çünkü su sorununa bir de elektrik kesintileri eklenmiş. “Bir soğuk su bile ikram edemiyoruz” diyerek duruma tepki gösteren yas sahipleri “Çay ikram etsek bardakları yıkayacak su bulamıyoruz.” diye sitem ediyor yetkililere.
Akmayan sular ve sıklıkla yaşanan elektrik kesintileri, ana yurduna dönen mahalleliyi bezdirmiş adeta. “Eskiye döndük, hangi çağda yaşıyoruz?” diye soruyor mahalleli.
Uzun saatler yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle dolaplardaki yiyeceklerinin bozulmaya yüz tuttuğundan da dert yanıyor mahalleli ve “Yetkililer neden sorunumuzu çözüme kavuşturmuyor” diye veryansın ediyor.
Yokuş aşağı, yokuş yukarı ellerinde bidonlarıyla su taşıyan çocuklar, kadınlar ve yaşlılar… en doğal hizmet olan su ve elektrik talep ediyorlar sadece. “Bu eziyete son verin” diye sesleniyor yetkililere.
Yukarışeyhler Mahallesi’nin yerleşik sakinlerinden Mehmet Ali Demirkıran, elektrik ve su sorunlarını defaatle yetkililere iletmelerine rağmen bir neticenin elde edilemediğine vurgu yaptı.
“Bizi ta eski döneme çevirdiler”
Yaşadıkları sorunu yetkililere duyurmak istediklerini dile getiren Demirkıran, “Diyarbakır Çüngüş Yukarışeyhler Mahallesi’nde elektrik ve su sorunlarımızı daha önce çok yetkili yerlere başvurduk. Hiçbir sorunumuzu gidermediler. Bazen taziyelerimiz oluyor, 3 gündür taziyedeyiz ama sularımız yoktur. Bu sorunu daha yetkili birimlere sizin aracılığınızla ulaştırmak istiyoruz. Köyümüz 600-700 yıl önce kurulmuş bir köydür. Köyümüzdeki kaynak çeşmelerimizden olmasaydı belki bizler tankerlerle köyümüze su getirmek zorunda kalacaktık. Gerek insanlar gerekse hayvanlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için bunu yapacaktık. 3-4 gündür çamaşır makinalarımız çalışmıyor, bulaşık makinalarımız çalışmıyor. Yani bizi ta eski döneme çevirdiler. Daha önce nasıl kaplarda bulaşık yıkıyor idiysek aynı seviyeye bizi getirdiler. Yetkililerden tek ricamız, bu sorunu gidermeleridir.” diye konuştu.
“Herkes işini yapsın, herkes işini yaparsa sorunlar da kalmaz”
Büyükşehirlere göç etmiş mahalle sakinlerinin köylerine dönüş yapmaları nedeniyle su sıkıntısının daha fazlalaştığına işaret eden Demirkıran, “Daha önce milletimiz normal kendi yazlık evlerine gidiyorlardı, su sorunlarımız fazla olmuyordu. Ama şimdilerde herkes mahallede kaldığı için su sorunu yaşanıyor. Yetkililer önlem alarak gerekeni yapsın. Kimseden şikayetçi değiliz, şikâyetimiz herkesin kendi işini yapmasıyla ilgilidir. Herkes işini yapsın. Herkes işini yaparsa sorunlar da kalmaz. 3 gün elektriğin gitmesi ne demek? Hangi çağda ve tarihte yaşıyoruz? Millet aya gitti hala biz eski tarihlere gitmenin peşindeyiz! Bu gerçekten bizler için bir zulümdür. Benim gözümde zulümdür. Çocuklarımız, torunlarımız buradadır, yıkanacak, banyo edilecek şekilde su yok.” diyerek yaşanan soruna tepki gösterdi.
“Beddua almamak için bize hizmet etsinler”
“Kardaş” diyerek içten gelen bir ses tonuyla yetkililere seslenen mahalle sakinlerinden İbrahim Demirkıran, yönetimde hangi parti olursa olsun hayırlı hizmet beklediklerinin altını çizdi.
Hayırlı hizmetle buluştuklarında hizmet sağlayıcılara dua edeceklerini aksi taktirde beddua edeceklerini dile getiren Demirkıran, “Biz Adana’dan, İstanbul’dan yani Türkiye’nin birçok yerinden geldik, köyümüzde taziyemiz var. Rabbim ahirete göçen büyüklerimize gani gani rahmet eylesin. Tabi bu taziye vesilesiyle çektiğimiz sıkıntıları da dile getirmek zorundayız. Bakınız! Dün akşam elektrik yoktu, inanır mısınız çoğu kişi arıyor telefonla; yok o diyor aradım, yok o diyor kapalı, halbuki elektrik olmayınca şarjlar dolmuyor bu bir. Acılarımızı dile getiriyoruz, ha feryat mı dersiniz? Bizim güller diken olmuş ama inşallah bu hizmeti bize yapmayanlar o dikeni hissederler kendilerinde.” dedi.
Suları olmadığı için mahallede büyük sıkıntı yaşandığını aktaran Demirkıran, “Suyumuz yok. Yukarışeyhler, sanırım 650 yıllık bir köydür. Çok tarihi bir belde. Yani bu köy eğer böyle zulme maruz kalıyorsa -su zulmüne tabi- bu insanlığa sığmaz. Hangi parti olursa olsun hayırlı hizmetlerini bekliyoruz. Gerekirse dua da ederiz. Ama beddua etmemek şartıyla bize hizmet etsinler. Biz de kendilerine her zaman dua ederiz. İnşallah bu sesimizi duyarlar. Yazık, günahtır kardaşım! Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bizim ah’larımız çok yüksektir. İnanır mısınız çoğu evde insanlar pis pis geziyor, ter kokusu çıkıyor. Su yok. 10-15-20 gündür bu köyde bir damla su yok. Eşek de kalmadığı için arabalarla çeşmenin önüne gidiliyor, sokaklar da dar ve eski yapı… Yani günahtır, sesimizi duyun, bizi fazla bağırtmadan herkes hizmet aşkıyla, hizmet gözüyle, tarafsız bir şekilde işini yapsın.” diye konuştu.
“Kaçıncı yüzyıldayız, hep aynı sorunlar”
Hem taziye hem de sıla-i rahim maksadıyla köyde kalan ailesini ziyaret için İstanbul’dan geldiğini dile getiren mahalle sakinlerinden Nurettin Akkılıç, su olmadığı için yaşanan sıkıntılara ek olarak olası bulaşıcı hastalıklara dikkat çekti.
Akkılıç, “43-44 yaşındayım, bildim bileli bizim köyün en büyük sorunlarından biri de su sorunudur. Ben 15 sene önce aynı sorunu yaşadım, şimdi de hala aynı sorundayız. Elektrikler de kesiliyor, ama su sıkıntısı elektrikten daha çok oluyor. Yazın çocuklarımızla buraya gelmek istemiyoruz. Neden gelmek istemiyoruz? Su sıkıntısı oluyor, bulaşıcı hastalıklar çok oluyor. Geldiğimizde de çocuklar hastaneden çıkamıyorlar. Kaçıncı yüzyıldayız, hep aynı sorunlar… Yıllar önce İŞKUR’da çalışıyordum, arkadaşlar, ‘biz gidip motor yapıyoruz’ diyorlardı, bugün yine aynı şekilde ‘motor bozuldu, motoru yapmaya gidiyoruz’ diyorlar. Ya, yedek bir motorun yapılması gerekmez mi? Veya yedek bir şey üretmek gerekmiyor mu?” diye sordu.
“Dağ başında yaşasam bence bundan daha iyi”
Yaşanan bu sorunlardan dolayı köy içinde ev yapmak istemediğini kaydeden Akkılıç, “Gidip yaylada ev yapmak istiyorum. Şayet su yoksa ben ne yapayım öyle yeri. Hep aynı sorunlar. Taziyemiz var, İstanbul’dan gelmişiz, su sıkıntısı var, 5-6 gündür su yok. Nasıl bir zamanda yaşıyoruz, ben de anlamadım. Yani dağ başında yaşasam bence bundan daha iyi. En azından dağ başında biraz su var, o suyu kendine değerlendirirsin. Su olmazsa zaten olmaz. Bulaşıcı hastalıklar çoğalır. Bilmiyorum, buna bir çözüm bulmamız gerekiyor, ama çözüm her nerede ise, -hiç kimsenin çözüm ürettiği de yok- sadece biz de konuşuyoruz işte. Biz konuştukça daha batıyor muyuz daha çıkıyor muyuz ben de anlamadım. İnşallah iyi olur, tabii ki temennimiz iyi olmasıdır. Bu konuşmayı yaparken bütün köylüler için konuşuyorum. Yani köye geldiğimizde en azından bir tat alalım, diyoruz ama o tadı da alamıyoruz.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)