Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

GÖÇ POLİTİKASI (3)

Ülkemizin özellikle jeopolitik ve stratejik konumu Doğudan Batıya olan nüfus değişiminin canlılık kazanmasında önemli iki etmen durumunda.

Kara  ve deniz geçişi itibariyle kaçak ve yasal göç olaylarının merkezinde bulunan ülkemiz kıtalararası konumunun etkisiyle Gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkeler ile gelişmiş ülkelerin arasında tampon bölge olma özelliğiyle devlet politikası açısından göçmenlerin ve sığınmacıların koruyucusu ve bakıcısı kimliğini ön plana çıkarmakta.

Küçük ama önemli bir ayrıntı: Küresel sorunlar ve uluslararası krizlerin yarattığı olaylar ve problemler devam ettiği sürece eşitsizlik adına göç olgusu son bulmayacak; Kitlesel topluluklar daha özgür ve iyi imkânlar için sınırları ötesine kaçmanın arayışlarını sürdürecektir.

Bitme olasılığı düşük olan göç olgusunun ilgili olduğu kavramlar göz önüne getirildiğinde mağduriyetler ve ülkemizin göçmen politikasının hassasiyeti daha net anlaşılacaktır.

Göçmen kavramı genel bir tabir olarak göçe zorla veya isteyerek maruz kalanları ifade eder. Kendi ülkesi ya da bölgesinden başka coğrafyalara yaşama alanı bulma amacıyla gitme eyleminde bulunanlar bu kapsamdadır.

Mülteci kavramı değişik sebeplerden dolayı kendi ülkesine veya yaşadığı bölgeye bir daha dönmemek üzere ayrılan insanlara denir. Mültecilerin göç sebebi zorunluluk üzerine kuruludur.

Sığınmacı kavramı ise hiçbir hakkı olmadan ve sadece kendi ülkesinden ya da bölgesinden zorunlu sebeplerle göç etme derdinde olanları ifade eder.

Göçmenler genel ifade olarak gönüllü olanları işaret ederken Mülteci kesimde hem isteyerek hem de zorunlu bir yer değişikliği talebi vardır. Sığınmacı kesimde olduğu gibi önemli olan can ve mal güvenliği için kaçış imkânını kullanmaktır.

İşin içine zorunluluk girmesi Mülteci olanları de sığınmacı olan insanları da göçmen statüsünde koruma/kollama gerekliliğini doğurmakta. Çünkü göç edilen ülkeler için büyük bir tehlike söz konusu olmakta: Yasal bir statüye oturtulamayan düzensiz göçmenlerin neden olduğu suçların ve suç unsuru olayların önlenemez artışına karşılık ortaya çıkan güvenlik riskleri!

Uzun vadede göçmenlerin yarattığı risk itibariyle artacak olan suç olaylarının özünde sahiplenme ve yasal tedbirlerle yaşam alanları yaratmak vardır. Tedbir alınmaması durumunda can ve mal güvenliği açısından göç edilen ülkeler için sıkıntılı risk yaratacaktır.

Çünkü sınır güvenliği sağlanmaması ve sınırları geçiş güzergâhı yapan göçmenlerin kontrolsüz ülke girişleri ile kayıt altına alınmamaları beraberinde suç unsuru etmenleri riskini de getirmekte. Ayrıca göç edilen ülkelerin yerli halklarının hak kaybı olmasa da vatandaşlık hakları açısından geri planda kalma hali tepkisellik doğurmakta.

Özellikle Suriyelilerin son yıllardaki göç hareketinin özünde ülkemizi geçiş yolu olarak kullanarak batı ülkelerine gitme yattığından dolayı ülkemiz Batı ülkelerinin tepkisi dışında yasaklayıcı siyasi engellemeleriyle karşılaşmakta. Transit ülke olma talihsizliğinde Avrupa’ ya geçmek isteyen sığınmacı ve göçmenler ucuz işgücü ve yasal olmayan birey statüsüyle insan haklarından mahrum olmanın kaderine razı olmak zorunda kalmakta.

Ülkelerin göç politikası olmalı.

Ülke topluluklarının da kendi aralarında bir göç sürdürülebilirlilik uygulaması olmalı.

Uluslararası anlaşma ve dış diplomasi yardımıyla sığınmacı ve göçmenlerin kitlesel hareketleri kontrol altına alınarak yasa dışı suç unsurlarının önüne geçilmeye çalışılmalıdır.

Ülkemizde kalacak göçmen/sığınmacılara sahip çıkılması gerekiyor. Ancak tüm hakları tanıma ve yerli halkın üstünde statüler verme gibi bir hataya düşmemek gerekiyor.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER