Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

SAVAŞ MUAMMASI (2)

İç savaş ve çatışmalar,  bölgesel nitelik kazanan türler gibi diğer ulus veya ülkelerle yapılan ülkeler arası savaşlar insanlık adına yıkımlar yaratan kanlı mücadeleleri işaret eder.

Özellikle nükleer ve biyolojik savaş türlerinde kullanılan silahların neden olduğu insanlık dışı yıkımlar/katliamların açıklamasını yapmak imkânsızdır.

Savaşların bir de büyük zarar verdiği halk ve kitlesel insan boyutu var. En büyük zararı ve en fazla sıkıntıyı ne yazık ki savaşan tarafların arka planında bulunan sivil kesim görmekte.

Özellikle ülkeler arası savaşların etkisini sınırsızca yaşayan sivil kesim için koruyucu tedbirlere rağmen en büyük ölümleri ve yıkımları yaşama kaderi kaçınılmaz olmakta.

Savaş sadece askerler arasında yapılmaz.

Savaş yıkımı sadece orduların cephe mücadelesi değildir.

Ortaya çıkan ölümlerin çoğu asker tarafı olduğu kadar sivil insanlar da kapsamakta.

Yani masum ve savaş yıkımının tamamen dışında olan kitle itibariyle yüz binlerce insan, mağduriyeti yaşayan taraf olarak ölüm, göç, sefalet, acı kayıplar ve parçalanmaların sınırsızca yaşandığı bir kaderin adayı olma sonucundan kaçamaz hale gelmekte.

Tarihe yön veren büyük savaşların sonuçlarının incelenmesi durumunda askerden çok çocuk, kadın, yaşlı ve korumasız insanların ölümle karşılaştığı veya sürgünlere uğradığı tespit edilebilir.

Günümüzde de insan trajedisi devam ederek sivil halkın kendi topraklarından, vatanlarından ya da yakınlarından kopma noktasına geldiği görülebiliyor. Doğu ülkelerinde yaşanan iç çatışmaların yanı sıra Arap ülkelerinin son yıllarda yaşadığı savaşlar ile Rusya’ nın giriştiği Ukrayna çatışması savaş mantığının artık açıklanabilir bir temele oturtulamadığını gösteriyor.

İnsanlığa karşı suç işlemek manasında değerlendirilmesi gereken savaş olgusunun mantıklı temellere oturtma adına seçilmesi gereken bir alternatif olmaktan çıkarmak gerektiği ortada. Savaşın kendisi bir insanlık suçu, ayrıca savaş sürecinde yaşanan savaş suçları ayrı bir sıkıntı olmakta.

İşin Filistin örneğinde olduğu gibi soykırım noktasına varması savaş suçunu tanımlamada ispat konumunda. Resmi bir devlet terörü sergileyen Siyonist zihniyetin insanlık suçu işlemeyi sınırsızca kullanmasıyla sadece muhatap olunan askeri güç değil, sivil halkın ölümcül katliamlarla yok edilmeye çalışıldığını gözlerimizle görüyoruz.

Savaşın belirsizliği ve yarattığı muamma ile ortaya çıkan katliam, ölüm, soykırım ve mağduriyetlerin tarih sayfalarına işlediği olaylar örgüsünün hesabını verecek olanlara ancak lanet kavramını dillendirmekle çare bulunabiliyor. Başka çözüm olmadığından ve gücün halk kitleleri üzerine kullanılması söz konusu olduğundan dolayı sadece lanetleme ve dua ile son bulmasını isteme dışında alternatif yok.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER