Lisanımı mı unuttum, gözlerim mi kör?
Cezalandırıyor mu beni,
Beni benle sınayan?
Yoksa oturduğum sandalye mi kırık?
Deprem zelzelesine tutuşmuş gibi titriyor her yanım, sallantılar var bakamıyorum.
İzlediğim sarı ışık gözlerimi alıyor,
Gözlerimi alıyorlar.
Ruhumu kolalayıp kaldırmalıyım misafir fincanlarımın üstüne,
Bedenim siyah poşette kapı dibinde çürümeye razı.
Beni izleyende kim, kiminle bakışıyorum ben?
Gözlerindeki fer sönmüş, yüzünde ölüm soğukluğu.
Dudağının kenarındaki yarım tebessümler.
Misafirhane bakışları bedenimin üzerinde geziniyor huzurla.
Mecalim yok dizlerim titriyor.
Kırık değil incinmemiş sağlam, sadece paramparça, ayağımı vurdum orta sehpaya.
Karşımda duran fotoğraf bir ayna, ardına saklandığım.
“Keşke aynam Nilgün olmasa, keşke o ayna kırılsa!”
YORUMLAR