Bazen onu örnek alırım hayata dair, bazen de kızarım ona. Bırakıp gider en üzgün halimle beni.
Derin hüzünlere boğar yavaş yavaş yok olması. Karanlığın dibine düşerim çoğu kez.
Ama bazen de doğuşu gibi gelir Güneşin batışı da. Ne sevdalara tanık olur her güneşin batışı oysa.
Ya da ne karanlık günlere doğar bir bahar sabahında gülümseyerek gelmesine rağmen.
Güneş tam olarak kendimizi aslında. Bazen karanlık gecelere gebedir yüreğimiz, gübe gündüzken henüz gün.
Bazen de günlük güneşliktir hayat en soğuk ve karanlık gecelerde bile.
Sevdiğinin kanadı altındasındır mesela.
Umurunda mı dünya? Kimine göre cennetin tanımıdır bu, kimine göre de ayıptır sevdiğine sarılmak.
Yer yüzündeki birçok insan ırkını ya da coğrafyayı karıştırmaya gerek yoktur da.
Aynı anneden doğmuş ve aynı şartlarda ve kültürde yetişmiş iki kardeş bile farklı bakar Güneşe oysa.
Yani sevmek bazen güneş gibidir. İçini ısıtır, geceni gündüz kılar.
İnsanın karanlığı kendi içindedir.
İnsan kendi Güneşini cebinde taşımalıdır bence.
Çünkü güneşi cebine sığdırabiliyorsan, mutlu olmaman için hiçbir sebep yoktur hayatta.
Güneş bazen de anne gibidir. Son nefesine kadar evlatları için yaşayan bir anne.
Geceye giderken bile ışık bırakır arkasında mesela.
Eteğindeki tüm yıldızları serpiştirir karanlık gökyüzüne.
Soğuk gecelerde yıldızlarla örter üstümüzü. Karanlıkta yol gösterir doğruya dair.
Kutup yıldızına emanet eder bizleri giderken.
Velhasıl küçücük cebimize sığdırabildiğimiz Güneş, kocaman bir dünya sunar bize.
HER İNSAN KENDİ İÇİN VARDIR BU DÜNYADA…
YORUMLAR