SİRAYET ETMEDİĞİ SÜRECE OLMAZ…!
Rahman ve rahim olan yüce Allah’ın adıyla. Tüm övgü ve takdirler Allah’a mahsustur. Salat ve selam Kainatın efendisi, rehber ve rahmet Peygamberi efendimiz Muhammed s.a.v’e olsun.
Kıymetli Okurlar; Allah’a hamd olsun ki Müslüman bir coğrafyada ve Müslüman olarak dünyaya gelmişiz.Bu bizlere Yüce Allah’ın en büyük lütfu ve ihsanıdır.Bizlere büyük bir keremidir.Çok değişik dinlere mensup doğabilir ve beklide bu şerefli ünvana sahip olamayabilirdik.Müslüman bir çevrede ve Müslüman bir anne babadan doğduk, büyüdük ve büyüyoruz. Allah korusun başka bir dinin mensubu olsaydık,zaten bu bizden kabul edilmeyeceği gibi sınırsız bir ömür zarara ve hüsrana uğrayanlardan olacaktık.Bu konuda Yüce Allah da şöyle buyuruyor:” Her kim, kişisel çıkarlarını, arzu ve ihtirâslarını terk edip Allah’ın hükmüne kayıtsız şartsız boyun eğerek barış ve esenliğe ulaşmak anlamına gelen ve bütün Peygamberlerin insanlığa getirdikleri mükemmel bir hayat nizamı olan İslâm’dan başka bir din ararsa, şunu iyi bilmelidir ki, böyle bir din kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, âhirette de kesinlikle zarara uğrayanlardan olacaktır.” diye buyurmaktadır. (Ali imran,85)
O lütuf nedir. O kerem ve ihsan nedir. Elbette ki Müslüman olmamızdır. Müslüman olmayı kabullenip benimsememizdir. Kıymetini bilmek zorundayız. Bunu kabul etmekle ancak insan olduğumuzu iddia edebiliriz.Şerefli ve haysiyetli bir birey,bir toplum olmayı sağlayabiliriz.
İşte madem islamı ve Müslümanlığı kabul etmişiz, o örtüye bürünmüşüz, o zaman kuru ve basit temennilerle ve iddialarla bu işi yürütemeyiz. Ve de yürümez.
Neydi Müslümanlık ? Müslümanız dediğimiz zaman neyi kabul etmiş oluyoruz ? Şunu: Müslümanlık; Teslimiyet ve bağlılık demektir. Allah ve Resulunden gelen bütün ilke ve kurallara şek ve şüphe duymadan tam bir teslimiyetle bağlanmaktır. Bizler müslümanız dediğimiz zaman bunu kabullenmişiz demektir.
O açıdandır ki hayatı müslümanca yaşamamız gerekmektedir. Bizlerin arzuladığı, durumuna göre ayar verdiği bir Müslümanlık değil. Canımızın istediği, çıkar ve menfaatlerimize, heva ve heveslerimize göre bir Müslümanlık değil.
Kıymetli Okurlar; O isme uygun bir tavrı maalesef ortaya koymuyoruz. Kabul ettiğimiz Müslümanlığı yaşamıyoruz ve yaşamak istemiyoruz.İsim Müslüman ama muamele şekli bunun tam tersi ve yalanlayıcı bir biçim sergilenmektedir.Sadece edebiyat Müslümanlığı yapmaktayız.
Tavır ve davranışlarımız hiçbir din mensubunda bulunmayan tavır ve davranışlardır. Usulsüz, kaidesiz, gaddar ve acımasız, vahşice ve barbarca bir şekildedir. En ufak bir olay karşısında bile ortaya konan tavır ve şekil hiç de müslümanca değildir. Basit ve değmez meseleler yüzünden bile ölümü ve öldürmeyi tercih eden bir tavır sergilemekteyiz. Bölgemizde ve memleketimizde olan olayların tümüne şahit oluyoruz.Bu işlediğimiz katliamları,haksızlık ve zulümleri müslümanım diyenin yapabilme şansı var mıdır. Asla yoktur. Peki Ne için ve ne uğruna. Bu canice hareketleri ve gaddarca davranışları neye göre yaptığımızı iddia edebiliriz. Bu ne tahammülsüzlük, bu ne gaddarlık ve bu ne sabırsızlık. Hem bunları yapıyoruz hem de Müslüman olduğumuzu utanmadan ve sıkılmadan iddia edebiliyoruz.
İddia ettiğimiz dinin hangi kural ve kaidelerinde mevcuttur bunlar. Yüce Allah bizlerden böyle bir dini kabul etmeyecektir.”Mü’minin öldürülmesi küfür, küfredilmesi de fasıklıktır” diye buyurmaktadır peygamberimiz s.a.v. Bu hakkı kimden ve nerelerden alıyoruz. Hiç ölmeyeceğimizi mi düşünüyoruz.? Ölmeyecek miyiz.? Allah’a hesap vermeyeceğimizi mi sanıyoruz. Sadece bir iki hafta içerisinde, bölgemizde onlarca insanımızı kaybettik. Ne için ve ne uğruna. Bir insanın canına kıymayla, Allah katında bütün insanlığı öldürdüğümüzün farkında mıyız. Konuşmaya ve nutuk atmaya gelince mangalda kül bırakmıyoruz. Her şeyi bildiğimizi iddia eder şekilde davranıyoruz.İş konuşmak değil muameleye bunu yansıtmaktır. Müslümanlığımızın oranı, onu hayatlarımıza aldığımız ve tatbik ettiğimiz oran kadar oluğunu unutuyoruz.
Kendimize gelmeliyiz. Aklımızı başımıza almalıyız. Bu şekilde bir hayatı yaşamaya devam edersek Allah’ın gazabı üzerimize yağacaktır. Gelen bela ve musibetler tümümüze isabet edecektir.Umuma şamil olacaktır.Bundan da hiçbirimiz yakamızı kurtaramayacağız.
O açıdan Müslüman olduğumuzun bilinciyle hareket etmeliyiz. Tavır ve davranışlarımızı, o kabul ettiğimiz dinin emir ve yasaklarına göre düzenlemeliyiz.O doğrultuya göre tanzim etmeliyiz.
Aksi bir tavır ile devam edersek Müslüman olmamız söylemlerden ve temennilerden öteye gitmeyecektir. Ve Allah’ın o azgın ateşine kendi istek ve arzumuzla gireceğimizi unutmamalıyız.
Mevlam böyle bir tavrı kendisine şiar edinenlerden eylesin.Müslüman kişiliğiyle haktan gelen gerçeklere tabi olmayı ve ona göre davranmayı cümlemize nasip etsin.
YORUMLAR