Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Miraç Kandili mesajında, depremlerde vefat edenlere rahmet dileyerek, “Cenab-ı Hak, ülkemizi, milletimizi, alem-i İslam’ı ve tüm insanlığı her türlü afet, musibet ve kötülüklerden muhafaza eylesin” ifadelerini kullandı.
Mesajında Erbaş, gerçekleşen mirac mucizesi, Allah’ın müminlere inayetinin ve merhametinin bir tecellisi ve bir inşirah vesilesi olduğunu söyledi.
Erbaş mesajında, “Bu gece, âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimizin Rabbimizle yüce bir buluşma gerçekleştirdiği Mirac Gecesi’ni idrak etmenin huzurunu yaşıyoruz. İdrak ettiğimiz bu kutlu gecenin hayırlara vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyoruz. Bugün aynı zamanda milletimizi derinden yaralayan elim bir felaketin de yıl dönümüdür. Ülkemizde 6 Şubat’ta meydana gelen, 11 ilimizi içine alan ve on binlerce kardeşimizin vefatı ile yüreklerimizi dağlayan bir depremin sene-i devriyesinde bulunuyoruz. Geçen yıl bu vakitlerde yaşadığımız depremin acısı hâlâ yüreklerimizdedir. Bu ağır afet karşısında milletimiz, hamdolsun büyük bir dayanışma örneği sergilemiştir. Devletimiz, milletimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, depremin meydana geldiği andan itibaren seferber olmuş, büyük bir fedakarlıkla yaraları sarmaya gayret etmiştir. Asrın felaketinin ardından “‘asrın dayanışması’nın yaşanmış olması, milletimizin zor zamanlarda nasıl büyük bir yardımlaşma gerçekleştirebildiğini ortaya koymuştur.” dedi.
Mesajının devamında, “Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bizler de depremin meydana geldiği ilk günden itibaren bütün imkanlarımızı vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Yardım ve hizmetlerimizi bir yıldır kesintisiz bir şekilde sürdürüyoruz. Depremin açtığı yaraların tam anlamıyla sarılabilmesi için tek bir kardeşimizin sıkıntısı, derdi kalmayıncaya kadar dayanışmamızı sürdürme kararlılığındayız.
Cenab-ı Hakk’ın ‘Zorluklarla birlikte nice kolaylıklar vardır’ fermanı mucibince idrak ettiğimiz bu mirac gecesinde, gönüllerimize ferahlık verecek ve yaralarımıza merhem olacak ilahi rahmetin tecelli edeceğine yürekten inanıyoruz. Nitekim Mekke’de Peygamber Efendimiz ve Müslümanlar için hayatın iyice zorlaştığı bir dönemde gerçekleşen mirac mucizesi, Allah’ın müminlere inayetinin ve merhametinin bir tecellisi ve bir inşirah vesilesi olmuştur. Fahr-i Kainat Efendimizin bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan da semaya yükselmesini ifade eden Mirac, Cenab-ı Hakkın huzuruna varan mukaddes bir yolculuktur. Peygamber Efendimizin şahsında tecelli eden ve içinde pek çok hikmeti barındıran bu mucizevi yükselişin tüm müminler nezdindeki karşılığı ise namazdır. Namaz bir yükseliştir. Fizik alemin sınırlarını aşarak Allah’ın sonsuz rahmet ve mağfiretine ulaşmaktır. İnsan, ufkunu ve ruhunu daraltan dünyevi her meşgaleden arınarak huzur ve esenlik iklimine ancak namazla yükselebilir. Dolayısıyla mirac namazın, namaz da miracın müjdesini yüklenmiştir.
Diğer taraftan bu gece, aynı zamanda bizlere miracın şehri Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili sorumluluklarımızı da hatırlatmaktadır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa ve onun mübarek çevresi, bugün maalesef acı ve gözyaşı içindedir. İnsanlıktan nasibini almamış zalimler tarafından harim-i ismeti çiğnenerek masuniyeti ihlal edilen Mescid-i Aksa’nın bulunduğu topraklar, tarihte benzeri görülmemiş bir vahşete şahit olmaktadır. Gazze’de, Kudüs’te, Filistin’de kadın, çocuk, yaşlı, hasta demeden on binlerce masum insan, Siyonist teröristler tarafından hunharca katledilerek bir millet topyekûn yok edilmeye çalışılmaktadır. Uluslararası hukuk ihlal edilerek insanlığın ortak değerleri yerle bir edilmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Peygamberlerin emaneti ve medeniyetimizin mirası olarak Mescid-i Aksa’yı özgürlüğüne kavuşturma sorumluluğu, bütün Müslümanların omuzlarındadır.” diyen Erbaş, şunları kaydetti:
“Bunun için öncelikle yapılması gereken, birlik-beraberlik içerisinde Rabbimizin kudretine ve inayetine sığınarak ortak hareket etme kabiliyeti geliştirmektir. Bu sebeple Miraç Gecesi’ni bir fırsat bilerek Rabbimize olan imanımızı, Peygamberimiz (s.a.s.)’e olan sadakatimizi ve birbirimize olan muhabbetimizi daha da pekiştirmeliyiz. Bu geceyi ümmet şuurumuzun ve kardeşlik bilincimizin güçlenmesine vesile kılmalıyız. Bütün imkanlarımızla mazlum ve mağdur kardeşlerimizin yanında olma kararlılığımızı sonuna kadar sürdürmenin gayreti içinde olmalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin ve bütün İslam âleminin Mirac Gecesi’ni tebrik ediyorum. Bu kutlu zamanların Müslümanların birlik ve beraberliğine, insanlığın barış ve hidayetine vesile olmasını temenni ediyorum. Depremlerde, afetlerde, savaşlarda, terör saldırılarında hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize, din, iman, vatan ve mukaddesat uğrunda feday-ı can eden aziz şehitlerimize sonsuz rahmetiyle muamele eylemesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Cenab-ı Hak, ülkemizi, milletimizi, âlem-i İslam’ı ve tüm insanlığı her türlü afet, musibet ve kötülüklerden muhafaza eylesin.
Miraç gecemiz mübarek olsun.”