Türkiye’de sigara bağımlılığı ve bu alanda yürütülen mücadele ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Abdullah Atlı, sigaranın sadece vücuda zarar veren bir unsur olmadığını belirterek, bununla beraber diğer kötü bağımlılıklarının önünü açan bir ön madde olabileceğini söyledi.
Türkiye, kişi başına düşen ortalama günlük sigara tüketim adedi sayısında dünya birincisi oldu. Sigara tüketiminin bu derece fazla olduğu Türkiye’de bağımlılıkla mücadele alanında gelinen noktayı aktaran Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Üniversite Bağımlılıkla Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Atlı, sigarayla beraber diğer bağımlılıklarla mücadelenin ömür boyu devam edeceğini ifade ederek bu bilinçle tedbirlerin hiçbir zaman gevşetilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Ülkemizde maalesef sigara çok ciddi bir problem olduğunu ve bu ciddiyetin geçmiş yıllara göre azalsa da halen devam ettiğini dile getiren Prof. Atlı, “Dünyada en çok sigara içenler arasında ülkemiz birinci sırada yer alıyor. Kadınlarda da her geçen gün maalesef sigara kullanımı artmaktadır ve çocuklarımıza kötü örnek olmakta, sigara kullanımı küçük yaşlara da düşmektedir. Bu da önemli bir veri olarak gündemimizde durmaktadır.” ifadelerini kullandı.
“Sigaranın sabit bir düzeyde içilmesi de bağımlılıktır”
Erkeklerin kadınlara göre daha sık sigara kullandığını fakat kadınlarında kullanma sıklığının her geçen gün arttığına dikkat çeken Atlı, “Sigara içenler kendilerini çözümsüz bir yolda olduklarını ve hiç bırakamayacaklarını zannediyorlar, bu yanlış bir şeydir. Sigara ile ilgili bazı terapiler, ilaçlar ve nikotin sakızları gibi tedaviler bulunmaktadır. Bununla ile ilgili bir uzmana başvurmalarını öneriyoruz.” dedi.
Türkiye’de bağımlılıkla mücadele alanında yürütülen çalışmalardan söz eden Atlı, “Ülkemizde Kanser Tarama Mücadele Merkezi (KETEM) kuruluşu var. KETEM’de sigara ile ilgili ciddi çalışmalar yürütülmektedir. Üniversitemizde de hem psikiyatri hem de göğüs polikliniğinde sigara bağımlığıyla ilgili tedavi ve çalışmalar yürütülmektedir.” şeklinde konuştu.
“Sigarayı bağımlı olarak görmeyen bir kitle var” ifadeleriyle konuşmasını sürdüren Atlı, “Sigaranın sabit bir düzeyde içilmesi de bağımlılıktır. Sigara, diğer kötü bağımlılıklarının önünü açan bir ön madde olarakta değerlendirilebilir. Günümüzde metamfetamin, eroin ve alkol belası var. Bunları kullanan hastalara ‘sigara içiyor musunuz’? sorduğumuzda yüzde 99’u içiyor. Yani sigara diğer kötülüklerin önünü açmaktadır. Bu anlamda sigarayı ciddi ele almamız gerekmektedir.” diye belirtti.
“Sigara demek sadece akciğer demek değildir”
Sigaranın sadece psikiyatrilerin uğraşacağı bir alan olmadığını, halk sağlığı ve aile hekimliğinden bütün ana bilim dallarına kadar tüm alanların uğraşması gereken bir rahatsızlık olduğunu sözlerine ekleyen Atlı, “Kalp rahatsızlığı ve kanser hastasına ilk önerilen şey sigaranın bırakılmasıdır. Çünkü sigara damar yapısını bozar ve vücutta damarlanmayan yer yoktur. Sigara demek sadece akciğer demek değildir.” şeklinde konuştu.
Türkiye’de bağımlılık düzeyi ve sürdürülen mücadeleye değinen Atlı, son olarak şunları söyledi:
“Yangın büyük. Geçmiş yıllarda erkeklerde yüzde 60 kadınlarda yüzde 40 sigara içme oranlarından bahsediyorduk. Bu oranlar son yıllarda yasaklarla beraber fiyat artışı gibi neden ve bilinçlendirme çalışmalarıyla yüzde 50’lilerin altına düşmüş ama yeterli değil, daha çok çalışmamız lazım. Özellikle kadınlarımız ve ergenlik çağına giren genç kardeşlerimiz üzerinden ciddi çalışmalar yapmak gerek. Bağımlılıkla mücadele hiçbir zaman yeterli olmayacak. Dünya var olduğu sürece bağımlılıkta mücadele de ömür boyu devam edecek. Bu bilinçle tedbirleri hiçbir zaman gevşetmemek lazım.”