Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cengiz Haşimoğlu

KÜRESELLEŞME SORUNU (3)

Nüfus sayısının artması veya insan sayısındaki artışlar birçok kişi tarafından sorun olarak görülse de ülkeler açısından önemli bir sermaye kaynağı olduğu unutulmakta. Bilinen gerçek şu ki: Dünya sahnesi ve yaşam alanları sadece mevcut 8 milyara yakın insana değil, en az 15 milyar insanın yaşamanı sürdürmesine yetecek kaynak ve donanıma sahip.

Yapılması gereken şey “Tekel yaratmadan” Tarım, Hayvancılık, Sanayi, Teknoloji ve Endüstri alanlarında her ülkenin, bölgenin, devletin kendi stratejik konumlarına bağlı olarak üretim süreçlerine katılmalarını sağlamak.

Herkesin ağzına sakız olan deyimle “Küresel Güçlerin” hedeflediği insan sayısını düşürme ve yaşayan insan sayısını alt seviyelere indirme ideal ve saplantısının yanlışlığını sorgulamak gerekiyor. Bunu sorun görmemek lazım. Çünkü sorun değil, ana bir sermaye olarak potansiyel bir kaynak itibariyle insan sayısı yaratılış felsefesinin temel ilkesi olan “Var olma” gerçekliğinin prensibi durumunda.

Son 200 yüzyılın bir gerçekliği olarak ortaya çıkan sanayileşme ve endüstrileşme hareketi ile 2000’ li yılların Dijitalleşme hızının etkisiyle insanlığın kırsal alandan kent merkezlerine yönelik nüfus hareketi aynı şekilde sorgulanması gereken önemli bir küresel mesele.

Tarım ve Hayvancılık gibi ana alanlar dışında topraktan kopma gibi sonuçlar doğuran ileri şehirleşme ve metropolleşme olguları asıl tartışılması gereken meseleleri önümüze koymalı.

Göç dediğimiz olay dünya geneli bir mesele olmakla birlikte konu sadece iş imkanları ile alakalı demografik hareketlilik değil. İç savaşlar, dini çatışmalar, iktidar kavgaları, can güvenliği gibi etkenler de göç hareketliliğinde ağır basan unsurları önümüze koyuyor.

Dünyamızın karşı karşıya olduğu sorunlardan biri de yüzyılımızın acı bir gerçeği olan Çevre Kirliliği, Doğal ortamların tahribatı ve İklim Değişikliği sonucu ortaya çıkan yaşam alanlarının sıkıntılı ortamlarıdır. İnsanlığın ve ülke topluluklarının üzerinde kafa yorması gereken ana konulardan olan Doğal Yaşam ve Doğal Beslenme konusu geleceğe yönelik risk ve tehlike çanlarını duyurmaya başladı.

İklim Değişikliği ve Küresel Isınma her ne kadar dünyamızın iç ve dış mekanizması ile alakalı bir hareketlilik, değişim ve doğal dönüşümüyle ilgili olsa da insan faktörünün de devre girdiği anlar da var. Yeryüzünün doğal hareketleri olan Deprem ve Volkanik kıpırdamalar karşısında önlem almak dışında engelleyici her hangi bir tedbir olmasa da koruyucu ve önleyici tedbirler noktasında uygulanması gereken temel ilkeler var.

İnsan faktörünün devrede olduğu an Petrol, Kömür, Doğalgaz ve kirlilik yaratan türevlerin kontrollü kullanılması aşamasıdır. Bu manada ulusal/uluslararası anlaşma ve birliklerin belirleyeceği genel kurallar ve uygulamalara uyum önemli bir fonksiyon yüklüyor.

Ülkeler arasındaki mesafeler kısaldı ve hatta yok oldu. Ulaşım ve iletişim teknolojisinin gelişimi karşımıza hızlı ulaşım ve haberleşme nedeniyle dünyanın küçülmesini çıkardı. Hem haber alma hem de iletişim hızı sayesinde her yere ulaşabiliyoruz. Ama gelin görün ki teknolojik küreselleşme ile beraber savunma, güvenlik ve bireysel yaşam alanlarını kontrol etme/dinleme gibi olumsuz sonuçlar da ortaya çıkmaya başladı.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER